Suyu bitmiş, yosun tutmuş dereden,
Balık dolu ağ çıkarır düzenbaz.
Asır değil, günden az bir süreden,
Görülmemiş çağ çıkarır düzenbaz.
Kendisi yer, lokma vermez aşından,
Zor gelmesin tutulduğun imtihan,
Her soruda binbir cevap var evlat.
Nefes alıp yaşadığın bu cihan,
Kâh yağmurdur, kâh ateşten kor evlat.
Bir sır vardır sabır ile gürleşir,
Ben senin aşkına yar yar divaneyim gel,
.....................................pervaneyim gel.
Kara sevda sokağında bir haneyim gel,
.........................................viraneyim gel.
Hasretinin ateşinden yandıkça yandım,
......................................dumanım tüter.
Ne olur yüzüme hüzünlü bakma,
Ruhuma en ağır çilen gözlerin.
Ağlama, gönlümü ateşte yakma,
Yağmurum, suyumdur gülen gözlerin.
Mecnunum huzuru bulmak amacım,
Hashanım, gözlerin beraat celbi,
Kızıl şafaklarda düştüğüm pusu.
Yüreğim elinde serçenin kalbi,
Bir bilsen nasıldır hasret korkusu
Kızıl şafaklarda düştüğüm pusu.
Zaman isyana gebe, urgan büklümü saat,
Doğrulmaya yüz tuttu hükmünde helezonlar.
Ey çınar; ulu çınar, can vermekte şecaat,
Uyumakta gözünü kırpmadan garnizonlar.
Atandan miras perde şimdi sofra örtüsü,
Bir kırık sandalye şimdiki adım,
Yılların çilesi, izi var bende.
Hurdaya ayrıldım, kalmadı tadım,
Kirli dünyamızın tozu var bende.
Riyakar taşıdım, dağ gibi durdum,
Kararır dolunay, doğmaz güneşim,
Beni cemalinden mahrum eylersen.
Kabusa dönüşür hayalim, düşüm
Beni cemalinden mahrum eylersen.
Belirir üstümde kara bulutlar,
Ben aklımı coşkun ırmak sanırdım,
Çölde yağmur kadar kıt imiş meğer.
Her ağacı bin metreden tanırdım,
Çınar dediklerim ot imiş meğer.
Kaçardı ben beni ararken dünde,
İlk defa ağladım,
Gitmek isteyişlerinle yıkıldı
Gözlerimdeki bendim
Sabır taşlarını dizmeye çalıştım
Mahmur göz yuvalarıma
Dizemedim...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!