Önünde sığır sürüsü otlaklardan geliyor
kavruk yüzü şapkası gitarı tastamam John Denver
kapıyı kapasam pencereden giriyor
uykusuzum, üstelik uyumsuzum
saçlarımın uzamasına geçmiyor sözüm.
Oysa sessizce yavaş yavaş yürüyebilirdi gece
yan dairede oturan Terry’nin yüreğini kanatmadan
ben bilincimi askıya takar uyurdum
sabah olur güneşi penceremde hazır bulurdum
düşünmezdim güneşin bu neşeyi nereden bulduğunu
her gün her gün yeniden.
Şimdi bana John Denver değil
türküler gerek şarkılar her mevsimiyle hazan
bana kahkahamın içinde büyüyen gözyaşları
su olmaklığın sıfır ya da yüz derecesi
bana aykırılar bana kuşkular düşmüşse
şimdi bana sevmenin en fanatik şekli gerek.
Mavi bir çığlıksam her gün biraz daha koyu
budasalar saçlarımı tırnaklarımı
eksilmem yine bir dolu ben kalırım
şiir bir bebek gibi güldükçe içimde
kaybolmam bu şehirde bütün anılarım çalınsa da.
Elmayı elma ağacının meyvesi sanmak
renklerin geveze dilinden şehvet üretmek
benim tarzım değil her sabah tıraş olmak
bana o meyvenin içinde esen rüzgâr
bana şiirin yurdu olan çocukluğum kalmışsa
şimdi bana sevmenin en fanatik şekli gerek.
Kayıt Tarihi : 12.2.2016 17:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!