Hayli zamandır susmuş Ayasofya’da ezan.
Şahadeti bekliyor sessizce Ayasofya.
Makbulümüzdür artık bu sessizliği bozan,
Fatih'ini bekliyor sessizce Ayasofya.
Cihana duyururdun Allahüekberleri,
Ağaçlar, şu meyve yüklü ağaçlar,
Uzanmış dalları al tat der gibi.
Ağaçlar, şu meyve yüklü ağaçlar.
Herkes yer ancak kendi kısmetini.
Bahar gelince yeşerir ağaçlar.
Ümit yeşili sevdalara yolculuk,
Var yüreğimin derinliklerinde,
Damla damla vururken yağmur,
Pencereme gecenin serinliklerinde.
Güneşi saklıyor her günün,
Dünya bir yanadır, evlat bir yana
Sınırsız sevgiyle bağlıdır sana
Ağlaman kalbimde, yaradır bana
Evladı mutluysa coşar anneler.
Gurbetteyim deme hatırını sor.
Leyla bana âşıktır, cilveler yapar durur
Geçmiş rüzgâra karşı saçlarını savurur.
Gelgitleri yaşatır, günaha salar beni,
Ben korkarım Allah'tan, tövbem yedekte durur.
Her insan işler günah, dönmek önemli olan,
Alnında birikir, boncuk, boncuk ter,
Sekârat vakti ki, başlar son sefer,
İki çeşminden de, dökülse seller,
Fayda vermez zira başlar son sefer.
Her çehrenin solgun bir anı vardır.
Barla Çam dağı’ndaki
Üstadımın tefekkür menzili,
Katran ağacı, sanki dua eder gibi
Göğe doğru açıktı dalları
Şubat soğuğunda üşümez
Ağustos sıcağında yanmazdı.
Hayatı veren de sen,
Hayatı alan da sensin.
Dün biz hiç yok iken,
Nasıl yarattı isen,
Yarın mahşerde de,
Öyle dirilteceksin.
Dökülen yapraklar gibi,
Günlerim dökülüp bitti.
Bedenimdeki duygular,
Ömrümden sökülüp gitti.
İster az ister çok yaşa,
Dertliyim içimde derin bir hüzün,
Uçun kuşlar uçun sılaya doğru,
Hayalen ıraktan görünür yüzün,
Uçun kuşlar uçun sılaya doğru.
Aşılmaz dağların üstünden geçin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!