Köyümün dağlarında
Keklikler ötüşürdü.
Deli taylar ovada
Coşkuyla yarışırdı.
Seray anne tandırı
sevgin mihrabım oldu
solgun yüzümde
aşkının fırtınası
essin, bırak!
rüzgar;
Bir saksının çiçeğinde
toplanmış ellerimiz
Yüreklerimiz hava kadar temiz
alınlarımız gökyüzü kadar açık
Parmaklarımız
ölüm, ten sıcaklığında erimekse
dil tadında bir söylem olsa da ölsek
ne var ki
dalından düşen yaprak gibi
inadına her an büyüyor keder
Sustum İşte!
Neden bakıyorsunuz bana öyle?
Çelme taktılar
Düştüm...
Düştüm işte...
Dünyanın bütün öğretmenlerine,
rahmet ekti
kalem tutan ellerin
Kurumuş topraklara
Hayat verdi sözlerin
Zaman sayfalarda
unutmuş seni
mehtaba takılmış
son bakışların.
içimde kıpırdar
öldürür beni.
Nedir bu yokluğun, nedendir öfken?
Senin karakışın dondurdu beni
Gönlüme kazılmış, harfin, hayalin
Kaybolup gidişin, öldürdü beni
Geçmişin kalbimde, senle bahardı
Düşüncelerim
ruhumun denizinde dölken
Bir ebedi doğuşun sancısı içindeydim
Ölürken son gidişin sıratında erken
tekmil yeryüzü boştu
gözüme battı diken
Yeter artık!
Hayatıma çıkarsız gülmelerin dokunsun
Bedenimde hala kırbaçlı yalanların izi var
Sana ardına kadar kapımı açtım
Yüreğime damlasın ışığın
Aydınlat yalnızlığında çırpınan kalbimi




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!