Uyuyup ta bir rüyaya uyandığım,
Son günüm sün.
Sayfalar dolusu en baştan okumak istediğim,
Son kitabımsın.
Hüznün demir attığı
Karanlık gözlerinde,
Kıştan kalma rüzgâr eserken
Aylardan haziran.
Bilmediğim bir şarkının notalarında…
Kiraz dalı sarkmış üstümüze,
Tozlu yollarda ayaklarımız
Aynı ritmle yan yana…
Ekin tarlasının ortasında
Kalbinin şarkısını söyleyen zeytin ağacı
Bir düşün peşine düşmüş,
Gül kokulu sokaklarda
Ayak izlerini aramış,
Başlamadan biten rüyalar gibi
Mavi tüllerin arasında
Bazen cömert bazen sakin,
Yorgun yalılar bakıyor
Nihavend şarkıların notalarında.
Sessizce dinleyen şuh sevgilim
Bir ateş yaktın içime…
Yağmur her şeyi yıkayıp
Damıtır mı yüreğinden?
Yaz yağmuru gibi geçer mi?
İzi kalmadan,
Çiğ taneli sabahlarda
Gözlerimde mavi dalgalar,
Boş bir sayfa olsaydın eğer
Pembeye boyardım önce
Sonra tüm renklerimle
-Gelmelisin, yazardım
Yağmur damlaları yapardım gözlerimle
Ruhumla katlar uçururdum penceremden
Rüyaymış gördüklerim
Gece üç,
Herkes vardı, sen yoktun
Toplanıp gelmişler bir olmuşlar
Sen yoktun
Çok netti herkes vardı
Geceler süpürürken gözlerinden
Kalan tüm sessizlikleri bir önceki geceden
Gözlerim denizde deniz gözlerimde
Mısralar atsam seni çeksem
Bir nefes gibi denizden balık yerine,
Açsam ağları, seni toplasam
gel desem
gelir miydin?
bilmiyorum…
öyle sorular vardı ki aslında
biriktirdiğim…
nasıl başlamıştı
ne kadar kolay oysa sen yokken
konuşmak, kendinle konuşur gibi
öyle çok şey var ki söyleyecek
mesela şairin de dediği gibi “bu şehir güzelse…”
ile başlayıp söylenemeyen,
kalbinin kapılarında kalmış birinden.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!