Renk renk menekşelerle süslü bir menekşe tarlasıydı. Hepsi de mutluydu. Neşeli şarkılar söylerlerdi. İçlerinden yalnızca biri, tarladan uzak bir yerde mutsuzdu. Şansmıydı bu, neden onlarla birlikte değildi. Onları ancak uzaktan görebiliyor söyledikleri şarkılar kulağına geldikçe, mutsuzluğu bir kat daha artıyordu. Hep boynu büküktü mor menekşenin..
Gece gündüz dualar ediyordu. Diğer menekşelerin arasına gitmesine imkan yoktu. Ama bir çıkar yol olmalıydı bu yalnızlığı bitmeliydi.
Günler birbirini kovalıyor ağlayıp sızlamaktan bıkmıyordu mor menekşe. Ettiği dualar ise birbiri arkasına sıralanıyordu. Yine gün ağarmış, güneş ışınlarını yansıtmaya başlamıştı. Kuşlar cıvıltılarını yayıyordu doğaya. Herşey harikaydı ama, tek sorunlu mor menekşeydi. Birden uzaklardan gelen bir motor sesine kulak kabarttı. Şaşkındı.bulunduğu yer, hiçbir canlının geçmediği bir yerdi. Yanıbaşından dağlar yükseliyordu. Motor sesi gittikçe yaklaşıyordu. Sanki bütün düşünceleri kaybolmuş yalnızca sesi dinliyordu.
Uzaktan beyaz bir araba tozu dumana katıp, kendisine doğru yaklaşıyordu. Hayatında hiç araba görmemişti. Araba yaklaştıkça şaşkınlığı daha da artıyordu. Allah Allah ne işi var? Bu da kim? meraklanmıştı doğrusu. Nasıl olsa gelip geçer diye düşünüyordu.
Birden araba biraz ilersinde değişik sesler çıkararak durdu. İçinden kim çıkacak diye merak ediyordu. Telaşla bir genç iniyordu arabadan. Allah kahretsin bozulacak zaman mıydı diyordu. Motoru açıp kontrol etti. Birşey de yok diye söyleniyordu. Dağ başında kaldım olacak iş mi bu.
Menekşe bakarmısınız diye sesleniyordu gence. Ama sesini rüzgar alıp götürüyordu.
Kuvvetini toplayıp daha da hızlı bağırmaya çalışıyordu. Offf yaa duymuyor diyordu. Bir yandan gözünden yaşlar inci gibi süzülüyordu. Birden genç irkildi. Biri bana mı bağırıyor acaba, diye sağa sola bakmaya başladı. Ama kimseleri göremiyordu çevresinde. Yalnızca gördüğü, menekşe tarlasıydı. Ne harika menekşeler. Bir de şurda bir menekşe var. Elinde olmadan ona doğru yürümeye başladı. Mor menekşe gencin kendine doğru geldiğini görmüştü.
Ses menekşeden geliyormuş dedi genç. Hayrola neyin var? Neden ağlıyorsun? diye sordu menekşeye. Ben ağlamıyayım da kim ağlasın. Görmüyormusun tek başınayım. Konuşacak kimsem yok. Seni alsam evime götürsem, güzel bir saksıya eksem ne dersin? Canın da sıkılmaz. Gerçekten mi! Harika olur inan. Ohhh Allahım dualarım kabul oldu diyordu menekşe. Genç arabaya gitti. Menekşeyi incitmeden yerinden çıkarması gerekiyordu.
Menekşe gencin elinde, arabanın ön koltuğuna yerleşmişti bile. Çok sevinçliyim diye, ağlamaya başladı. Çalışmayan araba çalışıyordu artık. Genç de hayret etmiş ve köyünün yolunu tutmuştu.
İki saat sonra Boran'ın elinde, tek katlı bir köy evine doğru ilerliyorlardı.
Menekşeyi bir sedirin üzerine koydu. Bahçede ki boş saksıların içine toprak doldurdu.
İtinayla menekşeyi ekti. Girişteki varendanın rüzgar almayan güzel köşesine
yerleştirdi. Menekşe mutluydu artık birilerini görüp konuşacaktı. Günler ayları
kovalıyordu. Menekşe yine mutsuzdu. Çünki Boran'a aşık olmuştu. Boran'ın ise haberi yoktu. Zaten bir çiçeği nasıl sevebilirdi.
Yine gözyaşlarıyla dualara başlamıştı menekşe. Boran merak edip soruyordu. Neyin var menekşe? Mutlu değil misin bizlerle? Mutluyum diyordu ama birşey söyleyemiyordu. Kış yüzünü göstermeye başlamıştı. Havalar soğumaya başladığı için, Boran menekşeyi evin ılık bir köşesine yerleştirmişti. Boran anne ve babası ile yaşıyordu. Bir an önce
oğullarının mürvetini görmek istiyorlardı. İkisi de çok yaşlanmışlardı çünki.
Ama Boran kendisine gösterilen kızların hiçbirini beğenmiyordu. Menekşe ise Boran birini beğenip evlenecek diye aklı çıkıyordu.
Bir gece yine gözyaşlarını içine akıtıyordu menekşe. Birden oda aydınlandı. Neler oluyor demeden güzel bir peri kızı, elinde yıldızlı asasıyla odanın tam ortasında belirdi. Çok şaşırmıştı menekşe. Hayretini gizleyemedi. Aaa siz de kimsiniz. Ben periyim menekşe, çok ağladın dayanamadım. İstediğin ne? Benim mi? Gerçekten istediğimi yerine getirebilir misiniz? Tabii. Peki o zaman, sizin gibi güzel bir kız olmak istiyorum dedi menekşe. Peri sihirli sopasını menekşeye değdirdi. Birden menekşe renginde elbiseli, uzun sarı saçlı, güzel bir kız oluverdi menekşe. Gün ağarmaya başlamıştı. Yavaşça ses çıkarmadan dışarı çıktı.
Dışarısı soğuktu. Birden iliklerine kadar titremeye başladı. Kapıyı hızlı hızlı
çalıyordu. Uykulu haliyle eslenerek Boran kapıyı açtı. Aaaa sen de kimsin?
Şaşkındı. Karşısında peri gibi güzel bir kız duruyordu. İçeri buyrun diyebildi.
Yüzünde ki anlamsız ifadeyle, kızda ki büyülü güzeliğe kaptırmıştı kendini.
Birden bütün vucudunu, tarifsiz bir heyecen sardı.
Gürültüye Boran'ın annesi, babası da gelmişti. Neler oluyor oğlum diyerek.. Telaşları ise her hallerinden belli oluyordu. Karşılarında huri gibi güzel menekşeyi gördüklerinde, şaşkınlıkları bir kat daha arttı. Kızım sen de kimsin demekten kendilerini alamadılar. Çabucak bir yalan uydurmalıydı menekşe. Ne diyecekti bilemiyordu.
Benim annem, babam küçükken ölmüş diye başladı menekşe. Eee sonra ne anlatacaktı.
Yalan söylemeyi de bilmiyordu ki.. Başladı ağlamaya.. Hemen Boran'ın annesi atıldı.
Tamam kızım sonra anlatırsın. Haydi kahvaltı edelim. Boran atıldı hemen. Çayı demledim anne. Tamam ben de masayı kurayım. Ben de yardım edeyim anne dedi Boran.
Mutfakta annesine menekşeye aşık olduğunu, onunla evlenmek istediğini söyledi.Anne ise dur oğlum acele etme, neyin nesi bir öğrenelim diyordu.
Neşeli geçmişti kahvaltı, sonunda yeniden konu, dönüp dolaşıp menekşeye gelmişti.Beni komşu teyzem büyüttü. Onu da kaybedince, şehre çalışmaya gidecektim. Ama yorulduğumu hissedip, sizin kapıyı çaldım dedi. Boran'ın annesi kısmetine gelmişsin kızım dedi. Oğlum seni çok beğenmiş evlenir misin oğlumla? diye sordu. Harika bir soruydu. Ne cevap vereceğini bilmiyordu. Hemen evet dese, veya ben aşığım oğlunuza dese olmazdı. Kısaca siz bilirsiniz demekle yetinebildi menekşe.
Önce kına gecesi, sonra güzel düğünleri oldu menekşenin. Mutluydu hem de çok mutlu..Birden yalnız olduğu günleri düşündü. Hayatta neler olmuyordu ki. Tek başına yaşayan bir menekşeyken, şimdi mutlu bir yaşamı, herşeyden çok sevdiği eşi vardı. Artık ağlamayacaktı menekşe. Çok seviyor ve seviliyordu. Sevgi buydu işte doyumsuzca yaşamak ve yaşatmak. Hayallerine kavuştuğunda, sevgiden vazgeçmemek.
Menekşe GülayKayıt Tarihi : 8.2.2009 18:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

... Kız, yoksa sen misin o menekşe?....
... O menekşe gözlerle bir menekşeden dönüşmüş olabilir benim kız kardeşim? ....
Kadir Tozlu
Saygılarımla,tam puan,liste, Enver Bilgiç
sevilir de menekşe bir çiçek kadar güzel b ir kız . o belki maddi imkansızlıklarından dolayı, belki o kalabalık menekşe kızların kendini beğenmişliklwerinden yalnız bırakılmış iyi niyertli, güzel bir kız. menekşe hayallerini gerçekleştiriyo ve mutluklar içinde arada bir şiirler, arada bir öyküler yazarak mutluluğunu twerennüm ederek bizleri sevindiriyor. yaşasın tüm güzel menekşeler.
saygılarımla:
rr.akdora
TÜM YORUMLAR (9)