Sevda İklimi Şiiri - Kasım Kobakçı

Kasım Kobakçı
2836

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Sevda İklimi

Kulağıma geldi ki, beşeriyetten ve yarenliklerden, beklentini bitirmişsin...
Yeniden, şahsın adına kederlenmeye koyulmuşsun...
Kimselerin uğramadığı, uğramayı da arzulamadığı,
O sevda ikliminde, birini gözlerken hayli titremişsin...
*
Kişi, sadece özüne tutulabilir diyormuşsun.
Sokaklarda, binbirtürlü hülyanın ardında sürükleyip eskittiğin, tutkuya minnetini sunacakmışsın...
Sızlayan şefkatini nazlayacak, örtülere gizleyecekmişsin.
Kendini, kudretli saymadığın ve kollanmadığın, hiçbir mekanda bunu faş etmeyecekmişsin...
*
Yabani bir canavar misali, muhabbetini yetiştiriyormuşsun.
Ona en sağlam müdafanın taarruz olduğunu, silinmemek namına silmenin, icap ettiğini belletiyormuşsun...
Metanetle, esirgeyerek ve zarafetle değil,
Hazlarla, tutku ve haset dolu bir alakayla, doyurmaya ant içiyormuşsun.
*
Her gece yastığa baş koymadan evvel, aynandaki o meçhul suretle dertleşiyormuşsun,
Mühim olan tek benim, hakiki olan tek benim...
Ve tüm ıstıraplara inat, hala latifim diyormuşsun...
Gayrı elalem için ve hayatın çilesine dertlenmeyi, kendine men ediyormuşsun...
*
Soluğunun buharını, sırça köşklerde seçiyor,
Bakışlarımız kesişemediği sebeple,
Beni kavrıyor ve akisteki dumanı öpüyormuşsun.
Zedelenmiş gururunu öpüyormuşsun...
*
Para çantasını, zulasından çekip,
Arasındaki, banka kartlarını gıptayla süzüyor,
Tutkunu hapsettiğin o burcu,
Tahkim etmeyi kuruyormuşsun.
*
Plastik kartları, dudağınla ıslatırken,
Onların efsunlu lezzetinin,
Benliğine sızmasına, müsaade ediyormuşsun.
Bankamatikten, her nakit alışında işittiğin gürültü,
Veda hıçkırıklarına, böyle intibak etmek istiyormuşsun.
*
Senden daha cılız olanların vedası,
Bu vedaları seyreden tüm kıyımları,
Bir anda aklayan, o dijital düzen,
Ve o buruk tat, artık tutkunun berelerini sarıyor.
*
Makineden her kuruş döküldüğünde, kulağına gelen tını,
Sabilerin ve kimsesizlerin son çığlıkları,
Dayanamayacağını sezdiğin dakikalar,
Senin namına yaşamaktadır.
*
Şahsına, sırf ebeveyninin ve hısımlarının, kıymetli olduğunu fısıldıyormuşsun,
Mesai bitimi, akşamın köründe,
Onlara paketler yüklenerek, haneye varıyormuşsun...
*
Evvelden, sevdanı bir surun ardına gömmeden evvel,
Sırf, kendi evlatlarını sevenleri,
Ve bu ayıpladığın hali, hafızadan silmek için,
Yabancıların değil, kendi sevdanın kanını döküyormuşsun.
*
Kendine ufak, uysal bir evcil hayvan edinmişsin.
O canlıyı okşarken ve sarmalarken,
Sana gaddarca davranan ahbapların,
Aşkın, o serap ülkesindeyken,
Onları, senelerce kapıda bekletip,
Düşlerini, ömrünü gasp eden sevdaların,
Berisinden geçmesini diliyormuşsun.
*
Zira yanından akarken, onlara malik oluyormuşsun,
Senden gayrısına, meyil vermeyecek ve tutulmayacak olan,
O masum canlıya, daha sıkı yapışmak istiyormuşsun,
Koklayıp içine çekerek.
*
Bu, berelenmiş ve ihtimal ki,
Bir daha katiyen, onulmayacak olan,
Benliğini kucaklamak misalidir.
*
Asla düzelmeyecek,
Gayrı, özünden dahi gizleyemediğin böyle dakikalarda,
Servet edinmek arzuluyormuşsun,
Bir ticarethane açıp, daha fazla hasılat toplamak.
*
Böyle saniyelerde,
Bir siperin gerisine istiflediğin her nesne,
Her ne kadar, kusurlarla taşsa da,
Senden nişanlar barındıran,
Mazine hasım kesilmişsin.
*
Seni bu kıvama getirenlerle, ittifak kurup,
Belki bir daha, hiç iyileşmeyecek,
Yaralı şuurunu, imha etmek istiyormuşsun...
Sonrasında, bitkin düşmüşsün...
*
Bir defa daha, kahroluyormuşsun özüne,
Bu sebeple, bedelini yüksek sayıp,
Elde etmediğin,
Libasları, almaya niyetlenmişsin.
*
Bu fahiş giysiler sayesinde,
Tutkularını perdelemek,
Bürünmek istiyor,
Seçilmez olmak istiyormuşsun.
*
Lakin, senin teknen kristalden inşa edilmiş ruhum...
İşte! İri balık, cılız balığı yutarmış,
Seni, lanet olası deryanın, her köşesinden seçebiliyorum...

Kasım Kobakçı
Kayıt Tarihi : 20.11.2025 15:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!