Evet, bazı sessizlikler, mezar taşından daha ağırdır...
Çünkü mezar taşı,
Sadece bir bedenin sustuğunu söyler.
Oysa bazı sessizlikler,
Bir umudun, bir hayalin,
Bir sevdanın ve bir ömrün,
İçten içe çığlık çığlığa sustuğunu fısıldar...
Mezar taşı soğuktur üşürsün,
Ama en azından yitenin yerini bilirsin.
Oysa bazı sessizlikler,
Ruhunun en derinlerine sızar,
Nerede durduğunu, nasıl olduğunu,
Ve bilemezsin ne zaman biteceğini..
Mezar taşının bir tarihi vardır,
Bir başlangıcı ve bir sonu.
Oysa bazı sessizlikler,
Zamansızdır, mekansızdır,
Sonsuz bir boşluk gibi yutar seni...
Mezar taşının yanında yas tutabilirsin,
Gözyaşlarınla acını bir nebzede olsa hafifletebilirsin,
Lakin gözyasların bile kurur,
Düğümlenir boğazında kelimeler,
Oysa bazı sessizliklerin yanında...
Evet, bazı sessizlikler,
Mezar taşından daha ağırdır...
Çünkü onlar,
Yaşanmamışlıkların, söylenmemişlerin,
Ve kalpte taşınan sonsuz pişmanlıkların sesidir.
Ve işte o en ağır sessizlikler,
Bazen bir bakışta donar kalır,
Bazen bir kapı kapanışıyla yankılanır,
Bazen de sadece yüreğin en kuytu köşesinde,
Kimsenin duymadığı bir çığlık olarak yankılanır durur...
O sessizlikler ki,
Ne unutulur, ne de hafifler zamanla,
Tenin ruhuna mezar taşı olur,
Ve insan, kendi içinde,
O en ağır sessizliğin altında,
Yavaş yavaş çürür...
Kayıt Tarihi : 23.4.2025 14:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!