Sessizliğin Şifreleri

Huban Asena Özkan
350

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Sessizliğin Şifreleri


Dil susar…
Boğazında düğümlenen sözler, bir nehrin kayalıklara takılan hırçın köpükleri,
Dilinin kıyısında kırılan dalgalar gibi çekilir geri,
Kumlara vuran bir "ah" olur, isimsiz ve sahipsiz.
Ne kelime kalır ne cümle,
Sadece bir yankı: çölde kaybolmuş bir çığlık,
Kulağına fısıldayan rüzgârın dilini çözemeyen bir beden.

Bakışların anlatır her şeyi:
Hüznü, bir sonbahar yaprağının damarlarında donan,
Acıyı, kırık camlara saplanmış bir elmanın sulu yarasında,
Sevgiyi, güneşin ufukta eriyen altın mürekkebinde,
Öfkeyi, volkanik bir bulutun gökyüzünü yırtan titreyişinde.
Sussan da söyleyeceklerin büyür içinde:
Bir tohum ki toprağı yarıp geçer,
Kökleri kaburgalarına dolanır,
Yaprakları göz bebeklerinde filizlenir.

Konuşsan anlatamazsın,
Çünkü dil, duyguların paleontoloğu değil,
Kırık bir fosil çekiçidir sadece.
İnadına susarsın…
Dudakların, bir sır perdesi gibi kapalı,
Ama gözlerin, karanlık bir mağaranın girişi:
İçinde yanardağ patlamaları, dev dalgalar,
Ve çiçek açmamış bir bahar saklı.

Ve…
Gözlerden yaşlar düşer yanaklarına,
Sessizliğin şifresini çözen bir mors alfabesi gibi
Her damla, bir harf,
Her iz, bir cümle,
Her sel, bir itiraf.
Gözyaşların anlatıverir söyleyemediklerini:
Bir nehir ki yatağını yırtıp geçer,
Kayalıkları aşındırır,
Denize ulaştığında tüm sırlarını döker.

Susmanın dilini öğrendim şimdi
Gözyaşlarımın tuzunda yazılı bir destan.
Biliyorum
En derin sözler, dudaklarda değil,
Yüreğin karanlık kuyusunda biriken
Ve ancak taştığında anlaşılan
O ilkel, katıksız, sonsuz ırmaktır…

Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 10.4.2025 13:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!