Sessizliğin Kemikleri

Huban Asena Özkan
350

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Sessizliğin Kemikleri

Burası, kelimelerin çarmıha gerildiği yer
Dilsiz bir labirentte, sesler kemikleşir.
Her sessizlik, bir iskeletin çözülmeyen sırrı;
Eklemlerinde geçmişin çığlıkları saklı:
Biri kırık bir gramofon, biri donmuş bir nehir…

Zaman, kumların içinde kaybolan bir çocuk
Kovalar boş, izler derin.
Ben ise gecenin anatomisini çıkaran bir hekim:
Damarlarında yıldız tozu,
Kalbinde çatlamış bir güneş taşıyorum.

Düşüncelerim, karanlıkta büyüyen mantarlar gibi:
Bazısı zehir, bazısı şifa.
Koparıp atmak mı, kök salmak mı?
Bilmiyorum…
Sadece paslı bir bıçakla kazıyorum
Zihnimin duvarına çizilmiş ölüm ilahilerini.

Vicdanım, bir baykuş gibi oturur dalımda
Gözleri, gecenin bütün sırlarını bilir.
Bana kanat çırpar, bazen tüylerimi yolar:
"Unutma," der, "her suskunluk,
bir cenazenin ya da dirilişin ilk adımıdır."

Rüyalarım, kum saatinden sızan taneler
Biri dünya kurar, biri ufku yakar.
Avucumda bir avuç kül ve bir tutam ışık:
Hangisi fener, hangisi mezar olur?
Terazim, gökyüzünün ağırlığını tartamaz…

Toplum, büyülü bir aynanın parçaları
Bazısı gerçeği eğritir, bazısı düşleri büyütür.
Ben ise kendi yansımamla dans eden bir hata:
Adımlarım çatlakları genişletir,
Yüzüm, kırılan her camda yeniden doğar.

Ama bil ki:
Sessizliğin kemikleri, sözlerden sağlamdır
Biri diz çöktürür, biri dağları devirir.
Ve ben,
Bu labirentin ortasında,
Kendi kaburgalarımdan bir köprü kuruyorum:
Bir ucu dünün mezarlığı,
Bir ucu yarının şafağı…
Çünkü en karanlık taşlar,
Işığı doğurmak için çatlar!

Huban Asena Özkan
Kayıt Tarihi : 14.4.2025 20:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!