Deniz öyle sakin ki,
Gümüş bir levha gibi uzanmış ufka
Dalgalar bile nefesini tutmuş,
Kumlar ıslak bir ipek gibi parlıyor…
Güneş öpüyor suları,
O ise pırıl pırıl gülümsüyor
“Günaydın dünya!” diyen bir ayna…
Oysa ben,
İçimde kopan fırtınalarla kırılıyorum!
Yelkenleri paramparça bir gemiyim
Demir atacak limanı kaybetmiş…
Bulutlar değil,
Kara bir umutsuzluk kapladı gökyüzümü,
Her şimşek, söylenmemiş bir çığlık!
Nasıl da alay edercesine
Sakinleşir evren tam ben kavrulurken –
Deniz kendi koynunda maviyi beslerken,
Benim içimde yangınlar savruluyor!
O gülümseyen suyun altında
Kaç batık yürek çürür?
Bilmez kimse…
Bir balıkçı ağını çekiyor kıyıda,
İçinde parlayan balıklar değil
Paslı çiviler, çürümüş tahta parçaları…
Deniz hep güzel gösterir kendini!
Oysa diplerinde; boğulmuş haykırışlar,
Kayıp gemilerin son nefesleri saklı!
Ben de öyleyim işte:
Dışımda kabuk gibi bir sükûnet,
İçimde çürüyen bir batığın isyanı!
Farkım şu:
Deniz yalan söyler
Ben susarak doğruları haykırırım!
Kırık yelkenlerimi dikerim şiirle,
Her dize, fırtınaya meydan okuyan bir yama…
Ve işte ben
Bu pırıl pırıl sabaha karşı,
İçimdeki kasırgayı yumruklayarak
Haykırıyorum:
“Günaydın dünya!”
Ama bu selam,
Kendi yıkıntılarıma attığım çığlıktan başka nedir ki?
Çünkü biliyorum:
Sessiz denizler en derin yalanları saklar
Bense fırtınamla gerçeğin ta kendisiyim!
Kayıt Tarihi : 21.6.2025 13:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!