Sen bir mevsim dönümüsün, ansızın çıkagelirsin
Yazın ortasında düşen bir sonbahar yaprağı gibi,
Kışı ısıtan ilk güneş gibi,
İlkbaharın kırılgan tomurcuğu gibi…
Ellerimde tutamadığım her şey gibi,
Ama yüreğimde taşıdığım tek şeysin.
Sesin, geceye bırakılmış bir gramofondan yükselir,
Eskimiş bir plağın çiziklerinde kaybolur,
Sonra sokak lambalarının titrek ışığında bulur beni.
“Gel,” dersin, “bu şarkıyı birlikte söyleyelim,”
Ama dilim dönmez, kelimeler boğazımda düğümlenir
Çünkü aşk, sözcüklerle değil,
Sessizliğin çatlaklarından sızan
Bir çığlıkla anlatılır.
Yüzün, bir şehir efsanesi gibi dolaşır zihnimde
Köprüleri yıkılmış, sokakları terk edilmiş,
Ama ışıkları hâlâ yanan bir şehir…
Adımlarım her gece o sokaklarda kaybolur,
Kapılar çalınır, pencereler kapanır,
Ama sen,
Bir hayalet değil,
Yalnızlığımın mimarısın.
Şimdi biliyorum:
Sen,
Bir şiirin son dizesinde saklanan
O bitmemiş ünlemsin
Sessizliği yırtıp
Kalemi kıran.
Ve ben,
Kâğıda dökülmüş mürekkep gibi,
Dağılsam da
Seni her harfte
Yeniden yazıyorum
Kayıt Tarihi : 23.4.2025 15:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!