Sofradan anlaşılıyor hayat.
Acıdan tencere dolusu vardır,
Tatlıdan ise sadece birkaç dilim.
Sonbahar gelince fark edilirmiş yalnızlık,
Sarılacak bir insan arar olurmuş gözler,
Ruhun kendini ifşa ettiği sarmaşıklar arasından,
Bir bahardır adı yaşadığımızın, adı sonbahar.
Böylesi büyük kötülüğü hak etmiyorum.
Madem gidiyorsun,
Aklımı başımda bırak öyle git.
Senin böyle gidişine itiraz edemiyorum.
Madem gidiyorsun;
Hayallerimi yıkmadan bana bırak, öyle git.
Tren, otobüsten daha yavaş ve daha çok acı çektirerek götürür sevdiklerimizi. Bundandır, istasyon dediklerinde duygu seline kapılmalarımız...
Unutturacağı için bekliyorum sonbaharı, umutla.
Bir rüzgâr esecek ve düşürecek yapraklarımı,
Kalmayacak hiçbir izin üzerimde.
Yine yalnız, yine yapraksız ve yine,
Yine eskisi gibi çırılçıplak kalacağım.
Beni sevmekle ne yaptın demiştin ya,
Şimdi cevap veriyorum.
Seni sevmek demek;
Bütün kadınlardan vazgeçmek demekti.
Bunu caddelerin böylesine kalabalık olduğunu
fark ettiğimde anladım.
Bizi iyi anlayanların hepsi çok uzaklarda.
Bizler de hep onların yanındayız. Uzaklarda...
Uzaktan sev;
hani şu vücuduna dokunduğunda mikrop kapacağın bir hastayı sever gibi.
Uzaktan sev;
yanında gözlerini kapayınca, özlemine doyamadığın bir hayale sarılır gibi.
Büyüme çocuk, büyürsen üzerler.
Bir de yüzlerine gülersen insanların,
Hiç affetmeden düzerler.
Varsın desinler aşka:
Geçici bir heves
Diyenler de bilirler ki,
O olmayınca alınmıyor nefes.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!