Soğuk kış gününde, yüreğin yandı.
Gelen kesif koku; gözyaşı, kandı.
Irâk memlekette, canların yitti,
Gece acı haber, bâb'a dayandı.
Bir feryat koptu yürekler dağlayan.
Üzümün bağı, sümbülün yaprağı.
Akan nehirleri; taşı, toprağı.
Akdeniz'dir solu, Hazar'dır sağı.
Atalar yurdu, yüce Anadolu.
Başları dumanlı, yücedir dağı.
Hayat bir devr-i daim sürekli değişimde.
Güneşin ne doğumu ne batımı vaktinde.
Sorsan heryer harman yeri, elleri toprakta.
Aynı tas aynı hamam cahillerin nezdinde.
Köyün, kasabanı, dikili taşlar çaldı.
"Gözetme meclisin sadrın ne ol âlî nesebdendir
Oturmak pay-ı meclisde hayâ vü hem edebdendir
Tasaddur eyledi Tebbet çıkıp mâ fevk-i İhlâs’a
Biri medh-i ilâhîdir biri zemm-i Leheb’dendir."
Kara gözlerin bir kara çukur. Aşk ile ölüm saçmakta.
Aşk ve ölüm gözlerinde, tek çarem gözlerinden kaçmakta.
Yürek sevmezse, dil lâl olur. Susma öyle, ey Mihramah'ım.
Sevdan azabımsa eğer; seni sevmektir varsa günahım.
Senin hasretinle, ben bir bimarım.
Sen iste canım yoluna sultanım.
Emreylersen canım, değmez gözüme.
Bir bakışın ki yaralar dildarım.
Yaralarıma yok mudur ki çare.
Ankara'sı, İstanbul'u her yer dar geliyor.
Nice diyarlardan sana gelmek istiyorum.
Senin yağmurunda, sularında yıkanmak,
Rüzgarlarının ağıdında yakınmak istiyorum.
Rüzgarın uğultusunu dinliyorum,
Yağmurun sesini, ıslaklığını...
Seni düşünürken sükunet,
Unutunca gürültü oluveriyor.
Şimşekler çakıyor ancak gök gürlemiyor.
Zalimdir yürekler, zihinler zalim.
Açamaz ağzını, ne cah'l ne alim.
Bir zulüm medeniyeti kurmuşlar.
Yaratılıştan, kıyamete kaim.
Çift boynuzlu, kudurmuş kurt gibiler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!