Ne sen Aslı idin oysa nede ben Kerem
Sarmadı artçılarına terk ettiğin deprem
Yine de hadsizce cüret ettim gönlüne
Senden gayrısını sayarken ruhuma mahrem
Ne sen Şirin idin oysa nede ben Ferhat
Bilinmez bir öykünün azabının son demi
Kim bilir hangi sokakta nerede bıraktım gölgemi
Unutmuş gibiyim aslında ben bu günde ölmeyi
Hatırla ve hatırlat bulursan bana da sevmeyi
Şimdi tükenmez kalemleri tüketir oldu nameler
Ne acılarıma şahit duvarlar kaldı
Ne isyanıma koşan geceler
Düştükçe kalemimden derin heceler
Bende küçük bir çocuk kaldı
Zaman olmadık anda seni benden aldı
Tut elimden çek
Ben gönüllüyüm
Nereye savursa kaderin
Rüzgarına mühürlüyüm
Olmadığın yerdeyim
Uçurumun ucunda yaşamak
Çekilsem kabuslar atlasam pişmanlıklar tutacak
Nerede hayata dair biriktirdiğim sevinçlerim
Elimde gözyaşım bile kalmadı bak şimdi dökeceğim
Mutluluk kimin hakkı
Kimin söyleyin insan gibi yaşamak
Kalemime taktığım gümüş süngülerde parlayan ay ışığı
Tebessümle şahlanır ufukta açılan göz kapaklarımda
Ve gözlerinde kırbaçlanan bir hayalin soylu aşığı
Özgür kalır sana koşan sığ sabahlarımda
Sen elimi tut diye bıraktım ellerimi boşluğa
Yokuşlarda geçiyor ömrüm hep soluk soluğa
Tükenir nefesim yaklaştıkça uzaklaşırsan sen
Öl desen ölecek hani oracıkta dene istersen
Nasıl bir uzaklık sa bu sanki yıldızlar arası seyahat
Nasıl sevmişsem say ki sensiz olmayacak bu hayat
Unutmak istersin
Unutmaktan korktuğun şeyi
Umursamazlık öğretir
Kabullenmediğin gerçeği
Bir duyguya tutunursun
Unut siyahi sana beyazdan inciler
Altın yaldızlı kaftana işlenmiş şiirler var
Unut hüznü sana bu yolda ümitler
Adını sedef gözlerinden almış dilekler var
Unut siyahı onda günaha kör istekler
Bir su kıyısında soğuk, sabaha karışır
Yol ayrımlarında sis
Denizlerine değersiz kuş çırpınışları bulaşır
Birde pencerem gelemeyişlerinin
Usul ıslak kapanışlarına alışır
Çekilince el ayak odalar yolca
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!