Eski binaların avlusunda,
birikmiş gölcükler,
Gökyüzünün tüm ağırlığını,
taşıyan kaldırım taşları.
O an anladım,
ıslak bir bankın ahşabında,
Varoluşumun,
en köklü alışkanlığıydın.
Sokağın uğultusu,
çekilirken yavaşça,
Senli anıların,
başlangıcı,
Rutubetli duvarlara yaslanan,
bir çocuğun duruşu gibi masum.
Kainatın bütün harfleri,
bir araya gelse,
anlatamazdı.
*
Soluğumda bir çiçeğin açılışı,
usulca belirirdi.
Mutfaktaki kavanozların durağanlığı,
metal bir kutu ve biraz peynir.
Çaydanlık fokurtuları,
ortasında,
Fısıldayarak katılan,
eski bir radyo,
cızırtılı melodiler,
Hemen,
ardından,
Bir ömrün nihayetinde kavuşulan,
yalın mutlulukların,
Asla batmayacak,
yıldızı...
Bir kış ikindisinin,
aldatmayan aydınlığı.
*
Çocukluk hayallerinin peşinden,
bulutları seyreden yaşlılar.
Yakınların tavsiyeleri,
bir bardak ılık sütle içilen,
ilaçla dağıtılırdı.
Geleceğe dururken,
avuçlarımın çizgisinde oluşan...
Aslında ne kendimin,
ne arayışın,
ne de senin…
İçerideki o duygu,
mevcudiyetin,
Küstüğüm şiirleri toplardım,
delikanlı, delikanlı!!!
Işığın patlamasıyla,
mağrur ve efkarlı,
ıssız şafak vakitlerinde...
Düşünceli,
düşünceli ve dargın...
*
Seni özlemek,
varlığımın ilk harfidir.
Bir somunu,
yürekten,
Dünden yorgun,
avuçlarında,
Paylaşmak kadar arı ve duru,
bana gücenmiş kalbinde.
Merhametle süzerken,
bir apartman boyu,
buğulu camları.
Kaygılı bakışlarımda,
keskin mavi,
Limonlu bir ferahlık,
bakışlarımda ruhumun aksi...
Kayıt Tarihi : 27.7.2025 17:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!