bitik bir cuma evvelidir üzülen pervazlarda
ne kadar dalgın şehir
ne az kayboluyorum sokağında
yaslanma bana
donar sureti sesimin perdelerde
iadesiz nameler ifadesiyim ısırgan hecelerde
nemli bir nazımın son mısrasıyım
Çok şey var ki, geride kaldı
Dönüş yolları kapalı,
Kara otağ içindeyim;
Yerde de kara bir halı...
Çok şey var ki geride kaldı
Nice sisli-sevgili yüz
Devamını Oku
Dönüş yolları kapalı,
Kara otağ içindeyim;
Yerde de kara bir halı...
Çok şey var ki geride kaldı
Nice sisli-sevgili yüz
Gülizar53 Rümuzlu bayan! Tartışmak istiyorsan özelime yaz! Sorularını oradan sor ve cevaplarını da al! Ben tepkimi İmamlara ve dindar olan herkese dolayısıyla mevcut ve meşru iktidar'a hakaret eden Saygısız, densiz ve takiyyeci bir kızıla gösterdim. Çünkü; bu sayfayı devamlı olarak marksizmin propoganda yeri olarak ve imanlı insanlara hakaret zemini olarak telakki edip her fırsatta kızıl kinini ve öfkesini kusuyor. Bize de cevap hakkı doğuyor! Onu defalarca özelimden de uyardım ve orada tartışmaya davet ettim, lakin ne hikmetse orada seviyeli olarak tartışmaya yanaşmıyor burada seviyesizce dalaşmaya can atıyor! Ben bu durumdan şiir sahibinden ziyade rahatsızım ve binler kere kendisinden özür dilerim. Lakin umum Mü'minlere yapılan bir hakaretin muhatapları sadece ben değil, ayni zamanda sizlersiniz de! Benim verdiğim tepkiyi sizlerin ve şiir sahibinin de vermesi gerekir! Din-i İslam ve onun temsilcisi olan imamlar sizleri de benim kadar alakadar etmiyor mu? Senin bahsini ettiğin adalet-i mahzayı savunan yüce dinimizdir ve kürsüler de, TV,ler de bunları anlatan o densizin hakaret ettiği imamlarımız, vaizlerimiz, hatiplerimizdir!
Sana adaletsizliği ve zulümü savunan birisiymişim gibi saldırıya geçiyorsun! Asr-ı saadette ki uygulamayı en çok savunanlardan olduğumu anlamak için bin'e baliğ olmuş olan şiirlerime bakmanız kafidir! Zulüm yapan bir siyasetçi, hak yiyen bir politikacı, hukuk çiğneyen bir bakan varsa, en birinci hasmı ben olurum! Tıpkı 35 senedir olduğum ve oylarımla her seçim de onları cezalandırdığım gibi. Menfi siyasetten Allah'a;'EUZÜ BİLLHİMİNEŞŞEYTANİ VESSİYASETİ'-(SİYASETTEN VE ŞEYTANDAN ALLAH'A SIĞINIRIM) İfadeleriyle sığındığım gibi! Lakin ortada bir Ehven-i şer gerçeği var ki; o gerçeği ancak ehl-i ilim ve ehl-i insaf olanlar bilip tatbik ediyorlar. İşte ben de o tatbikçilerden bir tanesiyim ve daha azami şerri temsil eden sol iktidarların iktidara gelip kafaları kopartmaması için bu daha az şerli sağ iktidarların kolumuzu kesmesine kerhen rıza gösteriyoruz!
Beray-ı malumat!
'Sükun Ve İnşirah' Rümuzlu vatandaşa da kendi kusmuğunun herkesinkini bastırdığını ve bütün kusmukların üstüne lök gibi oturduğunu beyan etmeden ve;'Bİ-TARAF OLANLARIN TARİHTE HEP BERTARAF OLDUKLARINI VE KIYAMETE KADAR DA OLMAYA MAHKUM OLMAYA DEVAM EDECEKLERİNİ' söylemeden geçemiyeceğim! Ha bir de;'HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSANLARIN DİLSİZ ŞEYTAN OLDUKARINI' beyan eden Hadsi-i şerif'i der-hatır ettirmek isterim kendilerine! Kendileri epeyce dindar takılırlar da(!)
Asıl muhatap olan nadan'ın zırvalarına burada cevap vermek istemiyorum! Cevap almak istiyorsa özelim açık! Gerçi bu gibi küfr-ü inadi sahibi peşin hükümllü kimselerle uğraşmak ta beyhude! Zira anlamak istemeyenden daha kötü bir dinleyici ve muhatap olamaz!
Herkese hayırlı çalışmalar.
:))))))))
genç odaları dağınık olur..hayat gibi canlıdır ve de pejmurde..o haliyle çok da keyif vermez misafirine evet..ama genç o odada olmaktan mutludur..ordan gidecektir düzenli yaşamına..(şiir için teşbihti bu okuduklarınız elbette :)
buna karşılık birde robdeşambrlı (umarım doru yazmışımdır :) emeklilerin haddinden fazla ve gereksiz biçimde düzenli sepya ışıklandırlmış sıkıcı odaları vardır..ordaki 'kompoze' edilmiş matematiksel düzen ise bayar lnsan evladını..emekli amcalar çok sevselerde bu durumu..biz sevmlyoruz ..
biz biraz dağınık serbest özgür seviyoruz..huysuz ehtiyarların ellerinden öpsek de..bu onların yazdıklarını sevdiğimiz anlamına gelmiyor elbet..
Dağınık notadan müzik olur mu..olur valla..hem de harika olur adına 'jazz' diyorlar..ben pek anlamam ama..dinlerken bayaa bi keyif alırım..:))
@..
Saygı ile..
Bu günki seçme şiirden hareketle, şair dostlardan öğrenmek istediklerim var. Bir sepet notayı piyanonun üstüne serpsek, sonra da piyanisti başına oturtsak, daha sonra da bize bir melodi öttür desek; becebilir mi acaba?!
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım; kimi şiirlerdeki imge bolluğu beni sevindiriyor; fakat bir de bakıyorum ki nota serpintisi gibi, kompoze edilmemiş... Beşinci dizeyi üçe, sekizinciyi ikiye koy; şiirin hiç umurunda değil. Piyano üstüne saçılan nota serpintisi gibi. Oysa bestenin bir tek notasının kuyruğuna bir dokunsak, orkesra durur. İmge, 'Avucumda ne var bil!' sorusundan çok farklıdır.
Özellikle genç şairlerimizin imge üretme becerisi daha yüksek; ancakl kompoze ederlerse, okur da 'şiir okudum ' der diye düşünüyorum.
Şairimiz Keziban ARPACI'yı, ürettiği imgelerden dolayı kutluyorum. İleride kompoze edilmiş imgelerini de bekliyoruz.
Bu şiire, antoloji.com/da kayıtlı ' Postmodern ' başlıklı şiirimin girişiyle eşlik etmek istiyorum:
' Hamakat hamağında,
' Eski bir horlamayı ütülüyordu
' İştahlı çığırtkanlık.
' Boyundan uzun ihtirasını masatlarken,
' Saçılan kıvılcımların siperinde,
...................
..................
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
west indies kızılelma ithaki maçin
uzun yola çıkmaya hüküm giydim..
..
Senin yorgunluklarını hastanelere makbuz yaptılar
çekingen bakışını intihara karşı kullanıyorlar koğuşlarda
..
İsmet Özel
ne alaka demeyin..şiiri okuduğumda bunlar geliverdi aklıma..
Vardır o zaman elbet bir alakası..
@..
..
ne çok gelmedin baba..
sevgili Arpaca'yı, yürekten kutluyorum...
sevgiyle...
Bata çıka geldiğim işyerinde, tamamen beyaza bakan pencerenin dibinde bir çay lezzetinde okuduğum şiirinizin içtenliği ve kendine has ifadeleri içime huzur doldurdu. hernekadar burda bembeyaz bir şubat hakim olsa da şuan hayatımıza, nisan sevinçleri yaşıyor gönlümüz...teşekkür ediyorum, sessiz ortamımıza fon sunanlara...
YANARSIN
Verdinse gidenli umut oyunu
Ev ocak bir soba iş aş istersin
Ot ile kömüre lâyık boyunu
Onursa tandırda, köze yanarsın
Giderse zehirli duman yakana
Can diri bir tabut mezar yalvarsın
Boş içi kendin kul sanan bakana
Kandınsa yuvada, ırza yanarsın***
Buldunsa erdemi kepi üstünde
Dar simgesi varsa başın söylesin
Zihin ikinci kat mıdır fesinde
Girdinse zeminde, kaza yanarsın
Açtınsa kendine özün özgürde
Uç çiçek tozunla doğa yeşersin
Hürriyet bin yıl yok manipüle de
Adamsa sofu mu, doza yanarsın
Düzense düzensiz çağ *anksiyete
Körpeler uyuştu sorumlu kim sin
Yozlaşmalar lükste alt metropolde
Yavrun kandırılır, dize yanarsın
Dinciyse kulun da bakın sözüne
Nankörse insan der, peki sen nesin
İç temizlik tamdır vicdan dininde
Erirse buz dağın, güze yanarsın
Sanaysa inancın bu bağırma ne
Top yeküne sinde hesabın sensin
Senin tapun sana bundan bana ne
Cennetse huri çok, kıza yanarsın.
Nadir Sayin
• Anksiyete: “Kimi psikiyatri araştırıcı, yazarlar, kuramcılar anksiyetiyenin korkuyla eş anlamda oldugunu savunmuşlardır (Horney) . İkiside tehlikeye karşı geliştirilmiş duygusal tepkilerdir. Her iki duygu da titreme, terleme, ölüm korkusu yaratabilecek denli hızlı kalp atışları gibi bedensel belirtilerle birlikte yaşanır. Ancak aralarında önemli bir fark vardır. Bir anne sivilce çıkaran ya da nezle olan çocuğunun öleceği korkusuna kapılırsa bu duygu anksiyetedir; buna karşılık, çocuk önemli bir hastalık geçirmekte ise annenin tepkisi gerçek bir korkudur. Bir diğer örnek verilirse, bir insan yüksek bir yerden bakarken ya da çok iyi bildiği bir konuyu tartışırken korku duyuyorsa bu tepki anksiyete olarak nitelendirilir.
______________________
*** 16 KASIM 2010..İşte bu şiir yıllar önce, daha bu AŞAGIDA Kİ olaylar olmadan da önce, bu bakanı da içine alan boyutuyla kaleme alınmıştı! Bakalım bu zihniyetlerin yurdumuzu kaç yıl gerilettiğini, kandırıp soyduğunu ve yobazlaştırdını ve geri devrim
boyutunu bir 5 sene sonra nerelerde göreceğiz?
Ama heveslenmesinler! Bunları yurt severlerler olarak er geç durduracağız; cahilliği, baskıyı ve eğitimde de yozlaşmayı ve biatcılığı durduracağız..Din tacirlerini sileceğiz; belki on ya da 50 sene sonra.. Bu, ben bu yurdu düşünen yurttaşıyım diyen, hepimizin boyununda bir borçtur!
Evet kaynak 16 kasım 2010 Vatan gazetesi, şöyle bir haber geçiyor:
“Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'yu eleştirmeye devam eden İnce, “Ben kendisine Twitter'da ‘KPSS'ye birlikte girelim kaybeden istifa etsin’ dedim. Arkadaşlar, ‘O full çeker, sorular zaten onun cebine gelir. Sakın iddiaya girme, seni kaybetmek istemiyoruz’ dediler” diye konuştu.
İnce, sert eleştirilerini şöyle sürdürdü:
“Biliyorsunuz Polis Meslek Yüksekokulu’nun sınavı iptal edilmişti. Sonra KPSS Eğitim Bilimleri iptal edildi. Yani bu ülkede sorular çalınıyor artık. Bu iktidar döneminde. Büyük Millet Meclisi’nde oylar çalınıyor. Milletin parası çalınıyor. Her şey çalınıyor, oylar gidiyor, paralar gidiyor, sınavlar gidiyor. Ama bunlar olurken Milli Eğitim Bakanı hiç sesini çıkarmıyor, hiç konuşmuyor. 300 bin atanamamış öğretmen mağdur, bakanda tık yok. Sözleşmeli öğretmenlere verdiği bir söz var. Bunu yerine getirmedi. Ben de dün Twitter'dan ‘Sayın Bakan'la birlikte KPSS'ye girelim. Hangimiz düşük puan alırsa o istifa etsin’ dedim. Kendine güveniyordur. Ama Twitter’a yanıt yazan bazı arkadaşlarımız ‘Sakın girme böyle bir iddiaya. Seni kaybetmek istemiyoruz. Çünkü o soruların hepsini yapar’ demiş. Bunun ne demek olduğunu biliyorsunuz zaten. Full çekenler vardı biliyorsunuz. ‘O full çeker, sorular önceden onun cebine gelir’ diye bana mesaj yazmışlar. Ben iddiamın arkasındayım. Cumhuriyet tarihinin en yeteneksiz bakanıyla karşı karşıyayız. Milli eğitim sorunları hiç bu kadar ortalığa dökülmemişti. Milli eğitim hiç bu kadar basiretsiz yönetimle yönetilmemişti. Ayrıca öğretmenlerin cep telefonlarına mesaj göndermiş. Nereden aldı bu cep telefonu numaralarını? Oysa biz şunu istemiştik; Sayın Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu öğretmenlere bir mektup yazacaktı Öğretmenler Günü kutlamasıyla ilgili. Biz öğretmenlerin telefon numarasını istemedik, ev adresini istemedik. Biz öğretmenlerin okullardaki listelerini istedik, okul müdürlüklerine mektup gönderecektik. Bunu dahi bizden esirgedi. İşte Türkiye’nin nasıl bir diktatörce yönetildiğinin en güzel kanıtıdır bu. Bize bunu vermedi. Ama herkesin eline geçebiliyor bu.”
unutulmuş birkaç yağmur damlası
dekolte kahkahalar
sırtı açık bir bakış çiseliyor dillerde
saygılı ve kaygılı aylak kirpiklerim
düşük kentler kotarıyor edepsiz eteklerde
susuyorum
annemin korkusuna bürünüyorum usulca
babamın karaya vurmuş sabrına
tanımazdan gel bu defa
sen'im bir yerinden ölüyor mutlaka
ve beydağının karnına düşüyor
en koyusu adının,,,baştan sona harika bir eser sizi canı günülden kutluyorum keziban hanım tebrikler
Bu şiir ile ilgili 56 tane yorum bulunmakta