Hiç başlamamış bir hikâyenin
en çok sonu acıtırmış...
Biz hiç “biz” olamadık,
ama ben hep senli yaşadım.
Ben seni,
gözlerine bakmaya bile cesaret edemeyecek kadar çok sevdim.
Bir çocuk gibi…
Elini tutarsam düşürürüm sandım hayalini.
Bu yüzden uzaktan sevdim seni,
çok uzaktan…
Sana çarpmasın diye içimdeki fırtına,
sessizliğe sardım tüm cümlelerimi.
Her sabah adını içimde taşıyarak uyanmak…
Ve her gece,
sana hiç dokunamamış ellerimi avuçlarımda sıkmak…
Biliyor musun,
bu nasıl bir eksiklik,
bir bilsen.
Sen başkasının elini tutarken,
ben seni düşlerken bile suçluluk duydum.
Oysa
tek hayalim bir gün,
“Ben de seni seviyorum” dediğini duymaktı.
Olmadı.
Demedi.
Demeyecekti.
Ben sustum…
Ama içimde bir ömürlük çığlıkla…
Sana seslenmeden yaşadım,
çünkü senin bir “duymadığın” bile bana yetti bazen.
Başkasına güldün,
başkasının hayatına karıştın,
ve ben hep
kendi sessizliğimde bir mezar kazdım sana.
Adını gömdüm.
Bakışlarını,
sözlerini,
bir kere bile bana dönmemiş yüzünü…
Sana hiç anlatamadım:
Ben senden sonra kimseye sarılamadım.
Çünkü hiçbir omuz,
senin eksikliğini taşımaya cesaret edemedi.
Ben seni,
olmadığın bir yerden,
olmadığın bir hayatın içinden
ölene dek bekledim.
Ve bekliyorum.
Çünkü bazı aşkların sonu yok,
yalnızca içimizde büyüyen bir boşluk var,
ve bir ömür süren sessiz bir veda…
Kayıt Tarihi : 16.7.2025 20:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!