Şemsiyesiz İnsanlar Ülkesi

Rüstem Badıllı 3
300

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Şemsiyesiz İnsanlar Ülkesi


Bir sabah uyandım,
çaydanlığın altı yanıyordu ama üstü hâlâ soğuktu.
İşte bizim memleket gibi:
Ateşe yakın ama hiç ısınamamış.
Pencereden baktım da,
güneşin alnında insanlar yürüyordu
şemsiyesiz, başı açık umutlar gibi…
Bir çocuk gazete kâğıdından uçurtma yapıyordu,
uçmazdı elbet, ama denemesi bile
devrim sayılırdı bu sokakta.

Evlerin balkonları vardı ama balkona çıkan yoktu.
Korkuluklara asılmış çamaşır ipleri gibi
hayatlar sarkıyordu pencerelerden.
Bir kadının sesi geldi,
sanki içinde kırk yıllık evliliğin pası vardı:
“Salça bitti!” dedi.
Ve ne tuhaftır ki, o an ben bütün evliliklerin
bir salça kutusunda boğulduğunu düşündüm.
Kırmızı, yoğun, kıvamlı…
Ama içinde sevgi değil, domatesin yorgunluğu.

Yolda yürürken biri omzuma çarptı,
"pardon" demedi,
çünkü bu ülkede artık "özür dilemek"
bir zayıflık belirtisiydi,
halbuki en güçlü insanlar
af dileyerek başlardı yeniden.

Bir kahveye girdim sonra.
Kahvecinin gözleri
bir zamanlar çok kitap okumuş da
şimdi unutmuş gibiydi.
"Orta şekerli olsun" dedim,
hayat gibi, ne acı ne tatlı,
ama illa ki telvesi dibe çöksün istedim.
Bana baktı ve dedi ki:
“Şeker yok, şekerli istersen zamlı olur.”
O an anladım, bu ülkede artık
bir kahve bile pahalıya mal oluyordu
sevgiyi hatırlamak için.

Gazeteler doluydu bugün de;
başlıklar bağırıyordu,
sanki sessizliğe tahammülleri yoktu.
Bir köşe yazarı demiş ki:
“Toplum olarak çok bölündük.”
Oysa ben biliyorum:
Biz hiç birleşmedik ki,
aynı sofrada susmak birleştirmez insanları.
Yemek yerken göz göze gelmeyen
akrabalar gibiyiz artık:
düğünde buluşur, cenazede helalleşiriz.
Sonra herkes kendi yalnızlığına geri döner.

Bir kadın vardı parkta,
kucağında çiçekli bir bohça…
Belki oğluna bebek battaniyesi örüyordu,
belki de
kocası için bir sessizlik…
Çünkü bazı kadınlar ağlamaz,
örgü örerek döker yaşlarını.

Akşam oldu.
Işıklar yandı ama yüzler karanlıkta kaldı.
Her pencere ardında başka bir hikâye,
ama hepsi birbirine benzer:
Bir televizyon açık,
bir baba susturulmuş,
bir çocuk geleceği çiziyor
duvarın köşesine pastel boyayla.

Ben döndüm eve.
Çaydanlık hâlâ ocaktaydı,
bu kez su buhar olmuştu.
Hayat gibi…
Beklediğin zaman içinde tükenen şeyler listesine
bir çay daha eklendi.

Ve sonra yazdım bu şiiri.
Bir ülkenin ruh hâlini anlatmak zor iş dostum.
Ama belki bir dize,
bir akşam haberinden daha gerçektir.
Çünkü bu memleket,
şiirle değil ama şairle ayakta durur.

Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 30.5.2025 01:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!