Geldi Kur’ân-ı Kerim; insanlığa oldu rehber,
Anladı-anlattı-yaşadı O yüce Peygamber,
Kalınmamalı asla içeriğinden bîhaber…
Bazı ayetler muhkemdir; hemence anlaşılır,
Müteşâbihdeki güçlükler ehlince aşılır.
Rabbimiz söz aldı vahyettiği elçilerinden,
Her bir Peygamber, yardım edecekti halefine.
Çünkü ayrısı gayrısı yok; hepsi aynı dinden,
Peygamberler de diyecekti bunu ümmetine.
Sözünden dönüş yapan kitap ehline var ikaz:
İmanımız; Allah’a, bize indirilene,
Rabbimizin gönderdiği tüm elçilerine,
Tarafından Peygamberlerine verdiğine…
Onların arasında hiçbir ayrım yapmayız,
Biz Allah’ımıza teslim olmuş durumdayız.
İman ne kadar büyük nimet,
Bilmek gerekir çokça kıymet,
Yazık eder kendine mürted,
Nasip olmaz ona hidayet.
Dinden dönen zalim namertler!
Kalp; yerinde duramaz, zor muhafaza,
Her an herhangi şeye meyledebilir.
Olmaması için herhangi bir kaza,
Kul, Allah’a şöyle dua edebilir:
Gider iken Senin dosdoğru yolundan,
İmandan sonra inkârda ederse ısrar,
Görecektir bu kararından büyük zarar.
Velev ki tevbe etse de kabul edilmez,
Onlar dalâlettedir, doğru yolu bilmez.
Resule indirilen ayeti,
Hayata geçirmesi şahane.
Allah rızasıdır tek niyeti,
Aramaz türlü türlü bahane.
Hepsi de apayrı birer deha,
Tevrat’ın indirilmesinden daha önce,
Çok idi helal yiyeceklerin sayısı.
Yahudiler haddini aştıkça çirkince,
Haram kılınmış idi onlardan bazısı.
Yahudiler bu sözlere etti itiraz:
Bereket ve hidayet kaynağı âlemlere,
İlk önce kurulan mabet oldu âdemlere.
Mekke’deki Kâbemizdir o güzelim mekân,
Haccetmek farzdır Müslümanlara, varsa imkân.
Hakikati gizleyip ettiler inkâr,
Rabbimiz tarafından verildi ihtar:
“Ey Ehl-i kitap! Doğruyu eğriltmeyin!
Bunlardan Allah habersiz zannetmeyin!”
Yüz yirmi yıl savaştı İslâm öncesi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!