Yazın en mahrem gecesiydi
Aşk Tanrıçası Afrodit Sokağı'nda
Arkamda geceliğini giyinmiş Kaz Dağları
Karşımda yakamoz vurmuş deniz
Ortada zeytin ağaçları ve ben
Sonra karnı tok sokak köpekleri
Karanlık bir kaosta belirdi
Küçük, sarı bir ışık huzmesi
Savaştıkça karanlığa karşı
Çoğaldı, çoğaldı kırmızılaştı
Aşk oldu dillerde, yüreklerde kırmızı
Sıkıldım da böylesi havalardan
Mevsimleri topladım, beşe böldüm
Beşincisi kayıp gitti ellerimden
Göğe baktım, gök dört parça
Ha, ha, ha...
Tam da hayatın ortasındayken
Bir rüzgar düştü kuzeyden
Sarstı içimdeki 'ben'i
Bir yaşam sevinci gözlerimde
Ben bu kuzey rüzgarını
Senin en güzel aşk yerin
Eylül bakışlı gözlerin
Ne zaman gözlerine dönse gözlerim
Geceyi demleyen ay gibi
Demler beni gözlerin
Sıradan bir bahar
Kaz Dağları...
Zeus Tapınağı'ndan izliyorum
Baştan başa körfezi :
E, hadi, akıldan akıl beğen şimdi
Hemen biterim oralarda...
Mevsim güz, bir akşam üstü mesela
Gök kubbede hareketli saatler :
Bulut sesi, yağmur sesi
Ve toprak kokusu, ağaç kokusu
Sonra bir dinginlik
Biliyor musun Epigram
Arkadaştık ya seninle
Ne olduysa bir an
Çıkardım içimden duygularımı
Yanaştım yanına
Uyuyordun
Gel artık Gül Hatmi
Nüfuz ettiğin ruh azapta
Kirpiklerinde asılı güz damlaları
Bırak düşsün toprağa
Bu aşk zehirli meyve
Dünyanın en güzel ülkesinde
Bir zeytin ağaçları tarlasında
Bir zeytin ağacı altında
Havada sallanan bir çift bacak gördü
Bir anlam veremedi önce
Sonra diplerine kadar yanaştı



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!