senin bir penceren olsa, ben de sırılsıklam aşık.
pencerenin dibine yığılsam;
göz çıldırsa, yaş akacak mecra arasa,
göğsüm sarsılmaktan yarılsa..
sonra her bir parçam
aynı çılgınlığı yaşayarak çıldırsa..
İtiraf ediyorum
..andım Seni
Ve yine hatırladım ki
Vurgunum Sana
Seni yanıbaşımda hissetmek var ya;
ben bu gurbet eline Yarin dilinden düştüm
gönüldü bu! ferman dinlemedi..; sürçtüm!
sevdim; lütfun da hoş kahrın da diye diye..
Yarsa bana -sınav diye- cefaları etti hediye..
gel! dedi, gel, vurgunum sana!
bütün şu gözünün alabildiği; hizmetkar sana.
Cellat, ayrılığın boynunu vursun!
Gurbet; vuslatın dayanılmaz hasreti,
Artık bitsin de Yâr ile "hemdem" koysun
Ki; visâl sarhoşluğu yıksın önüne çıkan her seddi
Daha yok mu? akisleri dili aşıp ta kalpten duyulsun..
herkesin bir cemresi vardır, henüz kalbine düşmemiş..
ve herkesin münbit toprakları, yediveren başaklar bitirmemiş..
ve yine herkesin bahar muştusu vardır, ağaçlarına su yürümemiş..
Çünkü insan umutla vardır, ve yine umutla hicaplı bir korku arası ALLAH YÂR'dır..
Güneşin alnında yanmaksa Kader,
Biz O’na çoktan râmız..
Bu yüzden tenlerimizin rengi esmer,
Bu yüzden dünyaya diğergamız..
Hüznün gergefinde nakışsa keder,
kahrım; zamana değil kendime
kahrım; kendi yaptığım resmi şikayetime
kahrım; sözü verip de döndüğüme
kahrım; ölü toprağımı silkeleyemediğime..
kahrım; zamansızlığıma
sen düştün gönüle; ben kaçıp gitti.
benlikten arda kalan hep yitip gitti.
zülfünün arasından seyre dalınca,
zaman, mekan, hasılı hep uçup gitti...
Şu gecenin bir yarısında
Bu evin duvarlarını yumruklamak
Şu kadîm Istanbulun semâlarına
Âvâzım çıktığı kadar haykırmak varmış.
Kelimeleri kalbin tınısına göre harmanlamak
Kalpten kopan çığlıkları gözpınarlarına misâfir etmek
aynada Gül bülbüle bir güldü
kelimesi bile bülbülün harf harf döküldü
bülbül için O tek bir Gül'dü
aşk emr'in cilvesiydi o dahî güldü
zarf aşk idi mâşuk'sa mazruf bu hikâyede.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!