yokluğunu bile fark etmeyecek kadar yoksulluk içindeler
var olma arzusunu dillendiremeyecek kadar çaresizler
sözün yanağına koyacak bir kulakları yok
kulak kesilecekleri tanıdık bir ses yok
tesellisiz
isimsiz
lüzumsuzlar
taşıyamıyorlar bir an bile kendilerini
taşamıyorlar bir andan bir sonraki ana
kalplerine yük arzuları, özlemleri
avuçlayamıyorlar emellerini
hayalleri kırılgan
dağınık
hüsrana uğramış
yönünü bilmiyorlar
düşüp kalıyorlar yol üstünde
menzili bilmiyorlar
varlıklarını onaylatacak bir makam yok
kuru dal uçları gibi
ümitsizlikten çatırdıyor insanların beli
soğuk cılız ağaç kökleri gibiler
karanlık vadilerde su arıyorlar kendilerine
bir yere tutunmak
dal budak olup
uzanmak istiyorlar varlık göğüne
çağrı gelmiyor hiç
yönsüz
kıblesiz
istikametsizler
yalnızlığın kalbinde çoğalıyor sözler
tenhaların yanağında
demleniyor acılı nefesler
ayrılığın közünde pişiyor sessiz çığlıklar
gölgeli kederlerin dudakları arasından
sızıyor ümit heceleri
geceleri bir güvercin gibi
çırpındıkça
yırtılıyor karanlığın çeperleri
uçurum kenarı yalnızlığında
açıyor çiçeklerin en güzeli
hicranlı sürgünlerin avuçlarında
tazeleniyor vuslat neşesi
soğuk gecelerin yakasında
ışıldıyor aydınlık sabahların fecri
güz sıkıntısında ninnileniyor
cennet kokulu baharların tohumları
mekke'nin kuytularında
secde ediyor Elçi’nin garip dostları.
dar patikalarda
gizli sokak başlarında
tenha duvar diplerinde gizlice ümitleniyorlar
şehrin uzak yamaçlarında
insanlığa ebediyet yolunu açıyorlar
hepsi fakir
çoğu köle
çoğu cariye
sonsuz ümidin ağırlığını itirazsız taşıyorlar
omuzlarında
ezile ezile gül seriyorlar
sonradan gelenlerin yoluna
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 13.11.2024 01:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!