her geçtiğim şehirde kaldı düşlerim
kelimesiz gezdim
ellerim huzursuz
kalbime sığmayan aşkı
aradım
hiç bir şehir gelmedi
koynuma ölüm girdi
biliyorum bir şehir almış tutsak seni
kaç şehir tanıdım
kokuları
..
(“…rabbim bu şehri güvenli kıl beni ve
oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut…İbrahim-35..)
bir şehre varmalıyım
umutlarımın yeşereceği
özgürlüğümü bileceğim
acıları mutluluğa
karanlığı aydınlığa çeviren
selam yurdu edineceğim
..
beni unutsan da seni unutmayacağım ey şehir
ezanlar kadar mukaddes bir sevdaya tutkunum
kırgın değilim başka gönülleri mutlu etsen de.
tamam..sen bilirsin
cehennem olsan da başıma
ayaklarının izi var diye yürüyorum yollarında
şarkılar sinmiş duvarlarına
surların, sarayların, taş binaların.
o gözyaşların akmamalı bu kirli dünyaya
unutsan da beni eyy şehir
..
şehir,
bir deniz kabartısı
mavi koşusunda
güzellik üstüne
güzellikler katar
şiir ve çocuk kadar
masum
güneş kadar sıcak
beş kez çalar
manevi solukları
..
hangi duygularla ayrılmıştın.
ve nelere özlem duyarak gitmiştin.
seni,
uzakta kimler sevmesini bildi,
ve kimler yine seni inciti.
söyle...nasıl ayrılmıştın bu şehirden,
senin kadar mahzundu yedi tepe.
senin kadar yalnız kaldı.
bugün kar başladı.
kar taneleri ne kadar masumdu.
..
çok gördü
bu şehir psikopat
bu son
icat
tedavisi zor
sakat
mustafa kaya
..