Seher Vakti Esen Yeller

Cemalettin Turan
2066

ŞİİR


27

TAKİPÇİ

Seher Vakti Esen Yeller

Seher vakti esen yeller, bize hep bir şeyler söyler
Yerler, gökler, tüm âlemler, Yaradan’a niyaz eyler
Yaradan da her kulundan, ihlâs ile dua ister
Her bir dua, her bir niyaz, şefaate nail eyler

Seher vakti öten kuşlar, lisânıyla nida eyler
Kanat çırpıp zikrederken, Yaradan’ı tesbih eyler
Dağlar taşlar tüm varlıklar, Yaradan’a secde eyler
Her bir dua, her bir niyaz, şefaate nail eyler

14 Aralık 2012 – ISPARTA

Cemalettin TURAN

***********************************************************************************
KONU İLE İLGİLİ BİLGİLER:

Hidayet: Dine yönelme zamanı

“De ki: Sizin duanız olmasaydı, Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır.” (Furkan; 77)

“Kullarım beni senden soruyorlarsa ben on¬lara çok yakınım. Dua ettikleri zaman ben onlara icabet ede¬rim. Onlar da bana icabet etsinler! Bana iman etsinler ki, böylece doğru yolda olanlardan olsunlar." (Bakara; 186)

Duasıyla inanç noktasında “Rabbim! Beni ve çocuklarımı namaz kılanlardan eyle. Rabbimiz dualarımı kabul buyur. Rabbimiz! Hesap görülecek günde beni, anamı, babamı ve inananları bağışla.” (İbrahim; 40–41)

SÂD suresi, 19. ayeti - Kur'an-ı Kerim Mealleri
Hayrat Neşriyat : Kuşları da toplanmış olarak (ona itâat ettirdik) ! Hepsi onun (zikrine katılmak) için dönüp gelici idiler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kuşları da toplu olarak (onun emrine vermiştik) . Hepsi onun için terci yapardı (ona uyarak ahenkle içli zikir ve tesbih ederlerdi) .
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kuşları da toplu olarak onun emrine vermiştik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi.
Suat Yıldırım : (18-19) Biz sabah akşam kendisiyle zikir ve ibadet etmeleri için dağları, toplu haldeki kuşları onun hizmetine vermiştik. Her biri onun âhengine katılır, beraber zikrederlerdi.
*************************************************************************************
Kur'ân-ı Kerim » 24 / NÛR - 41

Elmalılı Hamdi Yazır : Baksan â hakikat Allah, o Semavât-ü Arzdaki kimseler ve o kanad çırpıb süzülen dizilen kuşlar hep onun için tesbih ediyor, her biri cidden salâtını ve tesbihini bilmiş, Allah da, ne yapıyorlarsa hep biliyor
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Baksana gerçekten Allah, o göklerdeki ve yerdeki kimseler, diziler halinde kanat çırpıp süzülen kuşlar hep O'nun için tesbih ediyorlar. Hepsi gerçekten duasını ve tesbihini bilmiştir. Allah da onların bütün yaptıklarını biliyor.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kanat çırpıp uçan kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini? Her biri kendi tesbihini ve duâsını bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilir
Hayrat Neşriyat : Görmedin mi, göklerde ve yerde bulunan kimseler ve kanatlarını çırparak uçan kuşlar O’nu, Allah’ı tesbîh eder. Her biri kendi (fıtrî vazîfesiyle) duâsını ve tesbîhini muhakkak bilmiştir. Ve Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir.
Suat Yıldırım : Baksana göklerde olan, yerde olan herkes, kanatlarını çarparak uçan dizi dizi kuşlar, hep Allah’ı tesbih ederler. Onlardan her biri kendi duasını ve tesbihini pek iyi bellemiştir. Allah onların yaptıklarını hakkıyla bilir.

Ahirette bir kimsenin veya topluluğun affedilmesi veya derecesinin yükseltilmesi için izin verilen kimselerin Allah nezdinde ricacı olmalarına şefaat denir.

Ahirette Allah’ın izniyle, yine Allah’ın izin verdiği kimseler için, şefaat edecek olanlar şöyle sayılır:
*Peygamberler.
*Veliler.
*Melekler.
*Âlimler.
*Şehitler.
*Masum çocuklar.
Şefaat etme izni verilecek olanlar, bu dünyada yüksek rütbelere erişmiş olan kimseler olduklarına göre, ahiretteki şefaat iznini de onlara verilmiş olan bir rütbe olarak görmek gerekir.
Mahşerdeki şefaat, dünyadaki torpil gibi bir şey değildir.
Şefaat edecekler ve edilecekler ancak Allah’ın iznine bağlı olduğuna göre, Allah’ın şefaat ve af yetkisine bir müdahale söz konusu değildir.
Ehl-i Sünnet âlimleri, şefaatin ahirette meydana gelmesinin gerçek olduğu görüşündedirler.
Beş çeşit şefaat vardır:
BİR: Kıyamet günü mahşerdeki sıkıntılı bekleşmenin sona ererek hesabın başlaması için Hz. Muhammed (s.a.v.) ’in bütün insanlığa şefaati (Buna şefaat-i Uzma denir.)
İKİ: Bazı mü’minlerin hesap görmeden cennete girmelerini sağlayacak şefaat.
ÜÇ: Bazı mü’minlerin Cennetteki derecelerinin yükseltilmesi için yapılacak şefaat.
DÖRT: Bazı günahkâr mü’minlerin Cehenneme girmeden Cennete gönderilmelerini sağlayacak şefaat.
BEŞ: Günahları sebebiyle Cehenneme gönderilen bazı mü’minlerin cezalarını tam çekmeden Cennete gönderilmelerini sağlayacak şefaat.
Şefaat neticesinde bir takım mü’minlerin bazı günahları affedilecektir. Ancak şunu unutmamalıyız:
Şefaate uğramak için de Allah’ın hoşnutluğunu kazanmış olmak gerekir. Bu dünyada yaşayan bir insan günahlardan ne kadar kaçınsa da irili ufaklı bir takım hatalar işler. Şefaatin varlığını günah işlemek için bir fırsat olarak görmek son derece sakıncalıdır. Bilakis şefaate uğramak için ibadet ve hayırda yarış içinde olmalıyız.

KAYNAK(BİLGİ) : ALİ BOZKURT

Cemalettin Turan
Kayıt Tarihi : 15.12.2012 16:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Bedri Tahir Adaklı
    Bedri Tahir Adaklı

    TEBRİK VE TEŞEKKÜRLER
    Hizmete yönelik şiir
    ve beyanlarınız mükemmel
    Var olunuz.. Saygılarımla
    SELAMLAR

    Cevap Yaz
  • Abdurrahman Yildiz
    Abdurrahman Yildiz

    Muhterem kardeşim Cemalettin bey, ihlaslı gönülden etrafını aydınlatan nüranı mısralar. Tebrik ve saygılarımla.+10+ant

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Cemalettin Turan