isimsiz bir coğrafyanın
terkedilmiş ülkesinde
neva makamında çalarken sazlar
kaldırımlar yankılanıyordu
ayak izlerimde...
yazık!
eskilerden kalma
bir ağustostur gelen...
eşi benzeri olmayan bir bestede
segâhın nihavende döndüğü yerde
sular kararıyor,
mahşeri bir ayaz
düşüyordu içime...
kızılı tükenmiş bir akşamın
teğet geçtiği
viran şehrimin sokaklarında
iç çekişler yankılanıyordu
her dem taze
kanadıkça gözlerim
gün kararır ansızın.
bir el uzanır da geceme
ayazı çözülmüş
kirpiklerimin dönemeçlerinden
gözpınarlarıma iner
perde perde...
gövdesi kararmış ak yüreğime
hüznün gölgesi düşmüş desem de
inanma!
kahrın bebesini belerim
mor salkımlı bir evin
dalları kurumuş bahçesinde...
dağınık hecelerinin
süfli kelimelerinden
suntursuz cümleleri toplarken esefle
öfkeyle kırılsa da kalemler
bu son sitemdi
bitişine!
bil ki
ne iftira
ne de küfür
yakışmazdı dilime
sana hoş geldiğince!
Eylül GÖKDEMİR...22.07.2009
Eylül GökdemirKayıt Tarihi : 22.7.2009 15:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)