.
Adamlar vardır bildiğim.
Kalabalıklar arasında
Kahkahalar atan şakalar yapan.
Muhabbetine doyamazsın.
Birde yalnız kaldıkları anları bilseniz.
Anlasaydın beni
Gidermiydin bilinmezliğe
Anlasaydın saçlarını yüzüne düşürüp
Uzanırdın yanıbaşıma
Boynuna şiirler yazardım boyuna
Ve böyle çaresiz böyle yılgın
Âsude bir yalnızlık benimkisi
Doğmayı bekleyen günü karşılarken
Duvardaki saat çıldırmış gibi dönüyor durmadan.
Üzülmeyi bıraktım
Dert etmeyi düşünmeyi
.
Sensizliğe uyandığım
Bu serin
Bu üçüncü
sonbahar sabahında
Ve benim içimde büyük bir sesizlik oluşun
Gülüşlerinde bir memleket sevdası
Bir özlem bir hasret
Uzak bakışlarında
Gamzelerinden bin yıllık anadolu türküleri dökülür
"Zülüf dökülmüş yüze aman aman hey"
.
Bir gün daha bitiyor
Çekip giderken güneş dağların ardına
Bir telaş var çarşı pazarda
Ve sokaklar çekilmek üzere
Azalıyor çocuk sesleri.
.
Unutulmaya yüz tutmuş,
Eski zamanlardan kalma…
Bir aşk masalında yeniden can buluyorum seninle.
Diyetini ödedim bütün sevdaların ve kavgaların.
Bıraktım ne varsa ardımda,
Bir baksan
Başını kaldırıp bir baksan gözlerime
Gözlerinde parlayan yıldızlar
Göreceğim gökyüzünde
Bir baksan
Uzak dağ köylerinde
Gündüzün hengamesinden geliyorum
Saatler geceye doğru
akşamdan geçiyor biraz
Hüseyin izinli bugün fakat yine izin alamamış
O kadar da söyledim
Unutma bu kokoreç meselesini.
.
İşte yine bu saatler.
Evet tamda bu saatler ağır basıyor yalnızlık.
Herkes her şey kabuğuna çekilir.
Sesler kesilir gürültü diner.
Sıra bendedir artık.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!