Bu takvimler halkımızca bilinir
Yeni Miladi’dir, eski Rumi’dir
Eskisinde yıl ikiye ayrılır
Biri Hızır, biri Kasım denilir.
Hızır’ın ilk günü Altı mayıstır
Yedi Kasım son günüdür soğuktur
Hızır hepsi yüz seksen beş gün sürer
Peşi sıra Kasım günleri girer
Sekiz kasım başlar Kasım Günleri
Yüz seksendir gündüzü, geceleri
Ocak ayı eskisinde zemheri
Soğukları şiddetlidir gel beri
Dört ocakta Amansız elli başlar
Elli gündür soğuk insanı haşlar
Yirmi ocak güneş kova burcunda
Otuz ocak erbain’in sonunda
Otuz biri Hamsin’in başlangıcı
Şubat gelir, Gücük’tür diğer adı.
On beş Şubat şimdi geldi Kasım yüz
Bu günlerde sıcak artar geri düz
On dokuzu güneş balıktan aşar
Yirmi Şubat Cemre havaya düşer
Şubat yirmi altı, cemreler suya
Yirmi sekizinde büyük fırtına
Şubat azdır, Mart’ta yazdır diyorlar
Bu atalar her şeyi biliyorlar.
Cemreler toprağa, Mart’ın beşinde
Çiftçi, köylü tarla tapan işinde
Yedi Mart’ta ağaçlara su yürür
Sekizinde ise leylekler gelir.
Sekizde gelmezse, dokuza kalmaz
Eskiler bilmezse, yeniler bilmez
Dokuz Martta bağ budama zamanı
On birinde Berd’ül Acüz âmânı
On dört Mart’tır, Rumi bir mart yılbaşı
On beşinde kırlangıç fırtınası
Yirmi Mart gelince Hamsin’in sonu
Yirmi bir Mart Nevruz, baharın günü
Gece gündüz eşit olur Nevruzda
Bahar gelir, bayram olur Nevruzda
Nisan ayı on sekizi Abrul beş
Tipi, boran yağmur olur büyük iş
Eskiler der: “korkma Martın kışından,
Korkacaksan kork Abrul’un beşinden”
On dokuzu geldi Kasım yüz elli
Ondan sonra görünüyor yaz belli
Yirmi biri Sitte-i Sevir derler,
Değişkendir her saatte havalar.
Camışkıran soğukları sırada
Yirmi dokuz Nisan durur burada
Nisan’ı atlattık Mayıs’a geldik
Azıcık ısındık, azıcık güldük
Altı Mayıs Hızır günleri başlar
Hıdırellez o gün, yeşerir taşlar
On birinde Kırkikindiler yağar
Yirmisinde şifalı sular kaynar
On dört Haziran’da Rumi bir Kiraz
Yirmi biri artık gün döner biraz
Yirmi yedisinde gün kısalıyor
Üç Temmuz’da sam yelleri esiyor
Temmuz’un on dördü Rumi bir Orak
Güneş ışığından korunmak gerek
Ağustos yedisi Eyyam-ı Bahur
On dokuzda ise leyleği uçur
Yirmi bir Ağustos yaprak sararır
Sekiz Eylül günü durmaz dökülür
On dört Eylül, başlar İlk Güz ayları
Soğur artık derelerle çayları
On Ekimde Orta Güze gireriz
Yirmi üçte Pastırmaya gideriz
Kasım yedi biter Hızır Günleri
Sekizinde başlar Kasım Günleri
On Kasımda kar yağar Erzurum’a
On dört Kasım girdik Son Güz ayına
Aralıkta Karakış kara gider
Denilir ki Zemheri ara gider
On dokuzda zemheri olur haşlar
Yirmisinde uzun geceler başlar
Yirmi biri Erbain kırk gün sürer
Sayılı gün yine de çabuk geçer
Yazlar gelir, güzler geçer, kış gider
Yalancı dünyada ömürler biter
Ben de Abdulkadir soyadım Özdem
Varsa bir kusurum hoşgörü sizden
Kayıt Tarihi : 21.2.2021 12:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!