ah ne aşklar var biliyorum
biliyorum aşk acısını...
kirpiklerim yandı
kaçkere boynu bükük
bakakaldım
gidenlerin ardından
Saat yine geceyarısını
geçti be gülüm
gözlerin gökyüzünde
parıldayan yıldız dünyayı aydınlatan
hasretin gözyaşlarımla
orda uzaktaki bir nehirde
sessizce kardan apak olmuş
duvarın üstüne
bir çift güvercin kondu
göğsü som mavi,yeşil
güneş vuruyor göğsüne
yeşil,mavi,turuncu rengarenk
çapraz ateşler altında
yazıp yazıp sildiğim
bir türlü bitiremediğim şiirsin
tan ağarırken dilim paslı
beynim süngerleşmiş
ve yangın sıçrarken yalnızlığıma
rüzgar penceremin camında
gezinen titreyişle
aşkın şarkısını söyler
yüreğimi okşayan fısıltı...
gecenin karanlığnda
derin yaralar açan çığlık
Gözlerinin derinliklerinden geçiyorum senin
ılık nefesinden, sesinin tonundan geçiyorum
ve susmak
yanlızlığın zembereğini çevirmek
uzun, uzun...
Bunları yanlızca ayrılığın
uzaklarda camın önünde
terk edilmiş bir kadın ağlar
ey gözleri güneş ay ve ateş olan
yorgun ve suçlusun
danarındaki kan dahi
ağır ağır kanayarak geçen yıllar
gözlerin takılınca gözlerime
kar yağıyor serçe yüreğime
üşüyorum...
yaram sızlıyor
yangın çıkıyor deli damarlarımda
barikatlar çıkıyor yollarıma
bu gece kaç yıldır hasretini çektiğim
tenin gibi kokmakta...
yatağımın bozulmuş kırışmış köşeleri...!
adı dilimde türkü
adı gönlümde vahşi yağmur
dudaklarından şerbet fışkıran kadın
Senmi geldin yoksa yalnızlığımmıydı gelen
gecenin karanlığındaki
yatağımda açan yasemin çiçeği
dilimizde akşamdan kalma bir türkü
Bütün derdim seni hiç incitmemek
Seni herşeyden çok sevmek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!