var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
yordum yoruldum sana geldim
ey hayat beni de diğerleri gibi yargıla!
kumsalda kıvranan bir balık kadar
yanlışım sana!
yanıldım, yenildim,al beni
Devamını Oku
ey hayat beni de diğerleri gibi yargıla!
kumsalda kıvranan bir balık kadar
yanlışım sana!
yanıldım, yenildim,al beni
Bugün Antoloji’de şiir bayramı var sanki… Bir tarafta üyelerin şairi Emin Çelikli, burada ise şiirimizde başlı başına bir ekol olan ve bir kuşak genç şairler üzerinde inanılmaz olumlu etkiler bırakan büyük şair İsmet Özel. Uzunmuş kısaymış demem, okurum tüm şiirlerini. Etkilenirim de… Hatta “Vurgun” şiirimi onun bir dizesinden yola çıkarak yazdığımı hatırlıyorum. Son yıllarda pek çok eleştiriye maruz kaldığını biliyorum. Benim de eleştirdiğim zamanlar olmuştur elbette. Ancak, kişisel değerlendirmelerde tarafsızlığım daima ön plandadır. Şairi yargılarken şiiri darağacına göndermek bana göre değil. Önyargılı olmak da… Sonuçta karşımda bir şiir dehası var mı, yok mu, ona bakarım...
Belli bir dönemi anlatır gibi gözükse de geniş zamanlı, kapsamlı bir eleştiri ve başkaldırı şiiridir bu.
“Her hayat istasyonunda yine ölüm karşılıyor insanları ru-be-ru”. Görüyorum ki değişen bir şey yok.
Aşağıdaki derin istihzaya kulak vermeden edemiyorum:
“fakat dikkat
dünyanın başka yerleri denildiği zaman /
tadına doyulmaz bir taam
karşılığında proforma acılar
çekilen bölgeler kastedilmemektedir…”
“kapışmaya dalmanın hayrını gör, bak ne güzel yakıştı /
“çapulcular kim idiyse tarih onlara kaldı…”
diyen şikâyet dolu sese sağır kalamıyorum.
Dualarımızda göğe açarız ellerimizi. Oysa İsmet Özel göğü de sorguluyor ve isyanını dile getiriyor:
“gök /
gök müydü dönmek için can atılacak taraf /
göktü evet gizlice göz kırptı öldürene /
göktü aynı gökyüzüydü ölene el altından
tanışıklık veren de…/…”
Savaşın acısını ta yüreğimizde hissettiriyor;
“toprağın ne hititlerden kalma kara saban /
ne de isveç çeliğinden pulluk görmüş olan /
toprağın safiye meryem hatice katmanları /
kopmuş vücutları himayesine aldı…/…”
“bizi korku, bizi yağma, bizi kan yargıladı”
Ya da,
“gizli övünmelerde yoklandı bir darp izi /
mezeler yenildi kafalar çekildi /
tarladan kovulanların irin topladı derisi /
irinliler kabilesi…/…”
derken çaresizliğimize, ötekileştirmeye neşter atıyor.
Kendi içine dönüyor sonra:
“tarihi inceleyin göremezsiniz
soytarısız bir kral dalkavuksuz bir sultan
padişah imparator gözdeki mübalağadır
bana bunlar yaramaz…/…”
Ve önce nefsini ıslah etmemenin iç hesaplaşmasını; sonra da onunla derdi olanlarla bir dış hesaplaşma yapıyor.
İsmet Özel’in tüm günah ve sevaplarıyla gerçekten “özel” bir şair olduğunu düşünüyorum.
Okumuştum, yine okudum, bir daha okudum. Alacağımı aldım.
Bu bayram hediyesi için editöre teşekkür ediyorum…
kaleme sağlık ruhu bedeni ortamı sıkan ne varsa hepsini silkelemiş şiire. beğenen beğendiğini alsın diye.
Şiirler; meyva bahçelerinden derlenen,farklı farklı tad ve lezzetlerdir.Bu meyvelerden gerekli vitamini ve proteini alabilmek için kararında yemek gerekir.illaki muz veya elma olsun kabilinden tutturmalar,yaramaz bir çocuğun pis boğazlığından öte bir şey değildir.
Hepimiz biliriz ki ,çikolata ve şeker meraklısı çocuklar vardır.Annesi ne kadar fazla yeme evladım dokunur desede,o yine bildiğini okur,çaktırmadan ne bulduysa götürür.Sonra da karın ağrısı ve ishalden kurtulamaz.
Bir zamanlar bizimde böylesi takıntılarımız vardı.Lakin yememeyle neler kaçırdığımızı(vitamin,protein) öğrendikçe.Bu huyumuzdan vaz geçtik.Sizlerede tavsiye ederim.Böylesi takıntılardan bir an evvel kurtulmayı.
Günün şiirine gelince.Tamamını okumaya kalksam,karın ağrısına yakalanacağımı tahmin edebiliyorum.Bu gibi menüleri porsiyonunda sunsanız olmaz mı.Yediğimizi kustuktan sonra yemenin ne faydası var.
yorumları okusaydı , eski bir dizesini yeniden mırıldanırdı ismet özel..
külçeler yüklüyüz, çıkmak istiyoruz yokuşu
gözler kısılıp bakılıyor bize.
okudum..ne kaldı aklımda..savaş da bitmedi üstelik:))))
Hayatta okuyamam. :)
bir şiir özetle şöyle diyor denilmez ama olaya nereden başlayacaklarını şaşıranlar için bir özet vermek edepsizliği yaparsak diyebiliriz ki; istiklal harbine bir bakış açısıdır bu şiir..ismet özelin bakış açısı ki bazılarına göre karışıktır bu açı, bazılarına göre karmaşık..
ben ikinci şıkka inananlardanım...
ama bu şiir aynı zamanda sarmaşık bir şiir
Oku oku bitmez,yarın devam ederim...
bu şiir benim çok dikkate aldığım , çok önem verdiğim bir şiirdir..velakin hele hele bayram günü bu ne şiire yapılması gereken bir muameleydi, ne de okuyucuya..
Antolojinin okur psikolojisinin ortalamasını az buçuk bildiğimi zannederek söylüyorum ki, günün şiiri için ebat formatı uygun değil en başta...artı uygun olmayan bir şey sayabilirim..
yerindelik şartından kaybeden bir seçim bu..yoksa ne şiire , ne şaire bir nakısa atfettiğimden değil...
ben çocukluk çağlarımdan beri
görülen görünen gösterilen dünyaya
alışmamak inadında kararlı takımı tuttum
nefsim âsi aklım yorgun şefkatlidir yüreğim
Bu şiir ile ilgili 24 tane yorum bulunmakta