Üzerinden geçindiği aşkların altında kalan,
Bir ömür yürekteyken, köşelerde unutulan,
Şarap edasıyla yıllanan, masalara yollanan,
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu.
Azad olduğu günden, notaların zincirine vurgun,
Dinlendiği çöllerde, serin sulara hasret,
Ve bereket, bereket..damla damla bereket gözünde,
Dualarla durulmayan kabuksuz yaralar birikir,
Dilsiz sevdalar, özürlü aşklar vaktidir,
Delilden düşler, deriden küller kaldığında geride,
Bedenini içine çeker, kendi tiryakiliğinde bir adam,
Kısa sarı saçları, deli yeşil gözleriyle gecede,
Dualarla yığılan kabuksuz yaralar biriktirir,
Ve bereket, bereket, damla damla bereket.
Diyorum ya;
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu,
Her kölelikte takvim satırlarını mavileyen,
Hür başlıklar arasında, kir yutmuş maziden,
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu.
Bazı nedenleri vardır bazı sonuçlara müptela,
Yakasında terli rozetler, duruyorken güç bela,
Beyazlar içinde bir kemancı, çalıyordu boyuna,
Martıların kanatları uçuşurken rüzgarda,
Dilsiz sevdalar, özürlü aşklar vaktidir,
Yasak nağmeler süzülürken, gelin gibi gecede,
Mumdan kaleler dikiliyken, sahillerin kalbinde,
Burcunda raks eden ateşlerin gölgesinde,
Boy veriyor soğuk duvarlarda ölçüsüz sırlar,
Perdeleri içine kapanmış odada yıkılıyor surlar,
Deli yeşil gözleriyle, geceden kısa bırakılmış saçları,
Beyazlar içinde bir kemancı, parlatıyorken yayı,
Diri duruyor göğsü, uyanıkken çelik gövdesi,
Manzum nehirlerin yatağında, uyuyor ilham perisi,
Ne sanat merasimi ne sevgi gösterisi,
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu.
Özgürlüğü, mağduriyete bağlanmış,
Zincirlerinden boşalmış, yol bulamamış,
Bir kölenin pazar pazar dolaşması.
Aynalara küskün, vebalı benliğin,
Yere saplı ayakların ve bağlı ellerin,
Haline alışması, gecelere bulaşması.
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu,
Sarmaşık gülleriyle çevrili, platonik bir bahçede,
Uzaktan koklamanın bedeli içerdekileri,
İçermeden, el etek ve iç çekerekten,
Uzaktan koklamanın bedeli içerdekileri,
Tuzaktan kurtarmanın ürkek kaderi,
Derin bir boşlukta tutuyorken elleri,
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu.
Huzuruna çıkmış makamların nihavent duruşu,
Ceketi hiç düğmelenmemiş, gururu kirlenmemiş,
Asi bir yüreğin yumruk gibi vuruşu,
Sırtı yere gelmemiş, başı göğe ermemiş,
Hazırlıksız, savunmasız bir şairin,
Kendinde olanı, kendi içinde buluşu,
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu.
Boş tabutların loşluğunda aydınlanan ölümde yokluk,
Yağmurda varlık, selde çoğalmışlık, günde ayrılık,
Sere serpe ayrılık... Yatarken toprağın nabzında,
Elleri bekleyen bir “el” kadar vefasız çelişkiler,
Umarsız beklentiler, duyarsız sevişmeler,
Bir ten kadar gerçekken, uzaktan bir el,
Mendil gibi duruyorsa gözünde, uzasın gidişler,
Delilden düşler, deriden küller kaldığında geride,
Görüş gününe saklanmış, sözsüz heceler birikir,
Dilsiz sevdalar, özürlü aşklar vaktidir,
Yüz üstü zamanlarla, göz altı odalarda,
Gölgelerle donuk, duvara dönük yasakların,
Utanmaz günahların uslanmaz güruhu,
Büyük tufanlarda dolan deryaların aziz Nuh’u,
Ardında gemileri kaybolanların, yüreğinde bulduğu,
Ağır aksak gecenin kör rahminde,
Doğmaya topallanmıştır günün kızıl ruhu.
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu,
Her yerde tertemiz, bir yerlerde suçlu,
Müebbede mahkum yangınlarda bitmez kül,
Beyaz elbisemin yakasına sıkışmış siyah gül,
Her gurbette sana yollanan, sarmaşıklarla,
Seyrine aşina, bir platonik bahçede,
Uzaktan izliyor, içermeden içerdekileri.
İşte yürekten sevmenin acı bedeli,
Yaralı bir şairin kanayan şiirleri,
Duydukları, gördükleri, bilmedikleri,
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu,
İçten bir özleyiş, gökten yağmurla iniş,
Dağların eteğinde sabırsızca bekleyiş,
Örgütlü zamanlarda sırasız bir nümayiş,
Nefes tutarken aşka, asla ara vermeyiş,
Alna değince birden, hafif bir ürpertidir,
Dilsiz sevdalar, özürlü aşklar vaktidir,
Eritiyorken özlem eni, tüketiyorken ömür boyu,
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu.
Dizeleri bıçak gibi sızlatıyorken kalbi,
Gönül masasında yitirdi, müzakereyle harbi,
Sonuçları mı densiz, edenler mi sebebi,
Saramadığı ele, veremediği derdi,
“Kaçak bir şairin apaçık sırrı” dendi,
Perdeleri içine kapanmış bir odanın mavi mumunda,
Göz yaşında ararken, fitilinde bulduğu,
Eski zaman şarkılarından şartlı bir tahliye bu.
Kayıt Tarihi : 30.7.2006 14:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!