Sarılmadım Anne. Üşüyerek Gittin

Münzevi Zeyrek
52

ŞİİR


20

TAKİPÇİ

Sarılmadım Anne. Üşüyerek Gittin

- Off!…
Yeter artık anne,
yine mi ıslattın yatağı?
Huzur evine vereceğim seni,
sen de kurtulacaksın, ben de.

Kadın söyleniyor,
kızgın, çok kızgın…

Anne yatalak, suskun,
kalp atışları hızlanıyor,
eller terli, dudaklar kıpırdanıyor..
Güzel kızım, farkında değilim;
- Özür dilerim…

Ama o söz,
boğazına sığmıyor,
düğümleniyor,
İki damla yaş düşüyor,
önce yanaklara,
sonra kalbine
tutamıyor, bırakıyor.

- Hah, şimdi de ağla.
Asıl ağlaması gereken benim anne ben!
- Senin yüzünden kocamla
ayrılığın kıyısındayız…

- Sen ağlıyorsun, ben kime ağlayayım?
Yıllardır altını temizliyorum,
bıktım, yeminle bıktım…

Arada demir gibi bir sessizlik.
Kadın söylenerek çarşafları değiştiriyor.
Annesi gözlerini kapatıyor
odada yokmuş gibi usulca.
Son zamanların alışkanlığı bu.
Söylense, çemkirse, kızsa,
gözler kapalı, dünya duruyor
ve anne sadece bekliyor…

Islak çarşaf yerde,
Kadın çıkıyor odadan.

Annesi yalnızlığıyla baş başa,
derin bir nefes alıyor,
nefes saplanıyor göğsüne,
Başını çeviriyor pencereye.

Kırmızı bir gül,
ha kurudu ha kuruyacak,
yoldaşlık etmiş odasında,
sırlarını paylaşmış,
ama yapraklar düşmüş,
dal kopmuş,
gülün boynu eğilmiş.

“Gidiyoruz galiba ikimiz de,”
diyor kadın,
“Vakit geldi değil mi?”

Gül sessiz,
kopuyor yavaşça,
kadının kalbi sıkışıyor.
Karanlık çöküyor kente,
Sokak lambaları yanıyor.

Oturma odasında kahkahalar,
Kızının misafirleri var,
Ne güzel eğleniyorlar,
Anne gülümsüyor,
“Kızım, gül, kurban olurum sana
ben seni çok üzüyorum,..”

Gül yuvarlanıyor pervaza,
kalp duruyor,
karanlık oda ağırlaşıyor.

Kadın elinde çorba tabağı,
yüzü asık,
Dışardaki kahkahalar gitmiş,
yerine suratsız, sinirli biri.
Tabağı koyuyor sehpanın üstüne,
yorganı kaldırıyor,
Yine ıslak mı diye bakıyor...

“İnanmıyorum sana anne,
az önce değiştirdim altını,
sen inadına yapıyorsun bunu,
sırf ben üzüleyim diye”

- Of anne, of!

Başını kaldırıyor,
annenin gözleri kapalı,
eli dokunuyor bacağına,
soğuk, buz gibi.
Kadın irkiliyor,
“Anne,” diyor,
ses yok.

Saksı, yatak, oda,
her şey bu dünyada kaldı.
Giden gül oldu,
giden anne oldu.

Kadın çok ağladı,
mezar taşına sarıldı,
taş soğuk, buz gibi.
Mezar taşları sıcak değil,
yaşayan anneler gibi.

Sevgiye sarılmayanlar,
mezar taşına sarılıyor,
geç kalıyor...

Kadın da yaşlanacak,
çocuklarına muhtaç olacak,
bir odada solacak,
bir gül gibi,
Sonra kopacak dalından,
ölecek,
kızı sarılıp ağlayacak mezar taşına.

Hikâye böyle devam edecek,
saksı, yatak, dünya…
Erken ölen hep insan olacak.
Yüreğini hatırla, insanoğlu,
bir yüreğin var, hatırla!

Münzevi Zeyrek
Kayıt Tarihi : 9.7.2025 10:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!