Bazı insanlar, hayatlarında mutlu olma fırsatını yakalasa bile bunu göremeyecek kadar kördür. Kendilerine sunulan sevgiyi, ilgiyi ve fedakârlığı hak etmedikleri hâlde tüketirler. Onlara ne kadar iyi davranırsan davran, bunu anlamazlar, kıymetini bilmezler. Çünkü gerçek sevgiye değer verecek bir kalpleri yoktur.
Ben sana merhaba dedim
Bir sabah hayatıma güneş ışığı misali süzüldün girdin
Sana nasıl elveda diyebilirim şimdi
Perdeler hâlâ açık
Kapılar kilitsiz ...
Bin tane kapıyı kapatsamda içimde
Kendi varlığımın her zaman en narin veya kusursuz olmadığını biliyorum.
Bazen fazla doğrudan, bazen fazla yoğun, hatta zaman zaman dikenli görünebilirim.
Ama öğrendiğim bir şey var: Kendimi ve kalbimi korumanın başka bir yolu yoktu.
Hayat önüme yollar serdi ama çoğunu ben seçmedim.
Beni şekillendiren şey tercihlerim değil, karşıma çıkan fırtınalardı.
Ben seni hiç sevmedim ki ...
Sever gibi oldum yalnızca...
İşte bu benim sevebileceğim adam dedim ..
Kendimi kaptırmak üzereydim sana ...
Bir rüzgâra bırakıp gidecektim kendimi sana; bu aşka
Az daha ,az daha seni sevecektim...
Güller derdim dergâhımdan...
Dikenleri kahır eder mi ?
Cananı ; sevmek ehil işi
Meşakati gönül borcu
Hicap duydum o yârdan;
Geçtim serden ;yâr eden kâfi bana
Ben dedi " Gönül gözüyle bağlıyım sana ; göze herkes hitap edebilir fakat gönüle herkes hitap edemez ve ben senin gönlüne talibim ; yalnız baş döndüren o yakıcı güzelliğine değil...
Benden sonra da ; güzelliğin karşısında büyülenecek belki de aşkından sana tapar gibi gösteren ; gözüne dünyalar iyisi gibi görünen; bu aşk büyüsüne kendini kaptırdığın adamlar olacak. İsterdim ki bu adamlar hiç yüreğini incitmesin; çünkü ben seni yüreğinden tanıyorum ; güzel bir kuğunun kendi gibi bembeyaz kalbini taşıdığını biliyorum ve hâlâ bende bir serçenin gözyaşısi kadar sıcaksin ; sicaciksin ..Sana benim gözümle bakmayan bir adam seni sevecek olursa ; sevmeye yeltenirse veyahut severse ; hiç sevmesin. Sevmek birşey değil seni nasıl seveceğini bilmeyen bir adamsa...
Bana sitem ettiğini duyar gibiyim ; sen beni nasıl güzel seveceğini biliyor musun diye ; senin aşkından mahrum kalali epey vakit geçti; sendeki aşkı önce kalbimde sonra dünyada yaşadığımı hep hayal ettim ; ben seni hem yaşadım hem de yaşamadim ; sen tıklım tıklım doluydun bende ben ise ; hep bir parça kadardım sende...
Hiç gocunmadim ki seni sevmekten ; çünkü bana o aşkının kırıntıları bile yetiyordu yaşamam için ; ancak bu kırıntıları dahi birgün benden çekip alıp ; esirgeyeceğin hiç aklıma gelmemişti; öyle sevdim ki seni ; sen bile kendini bilmiyorsun ; benim seni bildiğim kadar ; kendine yabancı bir yürekte; tanıyamaz insan kendini; ben kendimi en güzel sende tanıdım; sonra sen o aynayı hep kendine çevirdin ; sana bakınca görüyordum; bu okyanus kalbimi ; küçük bir su birikintisi sanıyordum senden önce ; kimi seversem seveyim ; sendeki gibi olmayacak bu yüzden bunu o kadar iyi biliyorum ki ; seveceğim her yürekte senin bir parçanı arayıp arayıp her defasında yerine koymaya çalışacak olmak nasıl da yüreğimi tuzla buz ediyor ...
Kendime güzel yüreğinin aynasından bakardım ve o zaman daha çok severdim kendimi ; dışardaki caddelerde ki kalabalığı aramazdi gözlerim; seninle sessizleşirdi odalarımda yüreğim ; orada seninle yalnızlığı da çok severdim. Ben seni öyle sevdim ki ; bu sevdaya hiç başka kadının gölgesi bile girmedi . Sen ; başka adamların güneşi olmaya çalışırken...
Benim gölgemden hep kaçtın; güneşin olmak istedim ; sen yoktun ; sonra senin aşkın yüreğimi üşütüyor dedin. Buzlarım bir sana erimişti bilmiyordun. Yoksa kim çekip çıkarırdı beni o tıka basa yalnızlık dolu odamdan...
Kimi sevdim kimi
Tanımadığım seni...
Öyle çok bekledim ki yalnız seni...
Güz yağmurlarında ...
Sonra geldi nisan yağmurları...
Açtı mayıs gülleri...
Sen aşkı çok yanlış anlamışsın sevgili...
Sen sevgiyi uzaklaşmak zannetmişsin...
Alıp başını en uzaklara gitmek...
Limana varmadan ; denizin ortasından bakmak sevgiliye...
Sen denizdeki fırtınayı hiçbir zaman sevmemişsin ki...
Sen yalnızca dingin denizleri sevip durmuşsun...
İnsanlarda garip bir telaş...
Bir yere yetişmek veya varmak için koşuşturuyorlar ; suretlerini inceliyorum nefes nefese kalmışlar ; o telaşlari yüzlerinden okunuyor ; ben ise istasyonda öylece bekliyorum; sanki dünyayı unutmuşcasina sanki dünya denen gezegende yaşamıyormuşcasina iyi de diyorum kendime; dünyadaki yerim nedir ? Ben dünyayı unuttuysam dünya beni unutmadı mi ? Hâlâ bana borçlu olduğu şeyler yok muydu ? Kayıp gülüşlerimi nereye gömdü mesela ? Çıkarıp verse ya ! Gelse elime tutuştursa içi gülüşlerim olan küçük sandığı al bu senin dese ! Zaten senindi benim hiç olmadı ki ben senden çaldım onu dese yüzünde biraz mahcubiyetle ...
İtiraf etse bana herşeyi sonra da çekip gitse yanı başımdan! Bugünlerde yüzümde emanet gibi duruyor bütün gülüşlerim biliyor musun ki...
Hiç eski bende durduğu gibi durmuyor ; yaraşmiyor anlar mısın bunu bilmem .
Varmış bir gönül terzisi her gönüle farklı kıyafet biçer dururmuş öyle diyorlar duydun mu hiç ?
Ama gel gör ki sadece ölçülere göre kıyafet tasarlayıp biçiyormuş meğerse sökükleri dikemiyormuş elinden bir bu gelmiyormuş işte oysa öyle hünerliymiş ki işinin ehli diyorlar...
Unut bildiğin ne varsa...
Bana dair olan...
Sana dair...
Ve her detayını yüzümün...
Bak ; biz demiyorum ...
Biz diye başlayan bütün cümleler kayıplarda...
https://lyricstranslate.com/tr/kukavica-korkak.html-0