Ellerine sinmiş Nur ışığı
Tıpkı secdeye varırken gibi
Alnıma sürülsün, yapışsın
Eğilen belim tutulsun
Elini öpmeye yeltendiğimde
Sana gelemediğim sözlerimde
Hatıralar uslanmaz
Bu yara hiç kapanmaz
Şimdi canlanır kafamda
Olanlar olmuş diyemem
Bir kenara itemem
Şimdi aklımın bir ucunda.
Hayat öyle bir yordun ki beni
Zirvesi olmayan bir dağ misali
Hiç sönmeyecek Linyit Kömürü gibi
Yoksa dibi görülmeyen bir okynanus mu
Girdabına al beni, döndür beni
Yozgat’a giderken sürgüne
Gün geldi berat ettim gönlüme
Tam bitti derken başladı hayat
Meğer ben, şimdi gelmişim sürgüne.
İnatla devam ederken bedbaht hayat
Geri dönüşü olmayan;
bir çocukluk, bir gençlik,
bir ömür dedikleri akıp giderken.
İnadına inadına masumiyet beslemekte.
Üzmeyin O Çocukları…
kırmayın kanatlarını uçacaklar özgürlüğe
Ses versem duyar mı?
Yazıp çizsem okur mu?
El sallar mı hasrete?
Yazık ettin
kirlendi bütün eller
temas arası yaşadığımız hisler
göçebe duygular
aynası oldu zikrimin
Sorgulamak gereken çok şey var insanın hayatında
Dönüm noktaları var
Belirsizliklerin netleştiği o anlar
Bazen kendinden çok uzak insanlar hayatını heba eder
Bazen seni tamamlayan insanlar sana beklediğin mutluluğu sunar
Mutluluk çok uzakken yakın, yakınken uzak olur
Hayat karmaşasında kaybolmuş insanlar
Ne yürüyebilecek doğru yol bulur
Nede ulaşacakları hedefleri olur



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!