Hiç bir mevsim eksilmedi hüznün.
Ne taze gelin gibi,
salına salına gelen ilkbaharda,
Nede bıçkın delikanlı havasındaki sonbaharda,
Atamadı memleketim,
üstündeki akşam güneşi hüznünü.
Düşlerinde yeşerttiğin,
Çiçekleri bilmem.
Gözlerindeki beni bilirim.
Birde, bendeki hüznü.
Ayı bilmem,
İstanbul’dan ayrılışıma,
Sen benim gibi yanmadın.
Belki de hiç aldırmadın.
Zılgıt çekip tef çaldın peşim sıra.
Bir boğaz esintisine kapılıp,
Şiirden para kazanılmaz be çocuğum.
Şiir, sözcükleri kalemin örsünde dövmektir.
Beyninde gergef dokur gibi,
Doğayı ilmek ilmek görmektir.
Görmektir kelebeklerin aşkını.
Karıncaların sonsuz savaşını,
Dönünce çocukluktan yüze,
Mahsun yüreğimle,
İçim burkulur.
Kollarımla, bin ayaklı ahtapot gibi,
Kucaklarım sımsıkı.
Sindire sindire,
Düşününce İstanbul’u,
Sen gelirsin aklıma.
Bir boğaz akıntısı gibi geçer,
Seviştiğimiz geceler.
Öldürür beni akşamüstleri,
Salacak’ta gün batımı.
Umut yok,
Bu aşktan.
Çekip gitmeliyim,
Bir güney kentine.
Ya da sevda zengini,
Yoksul bir köye.
Yüreğimdeki umut çiçeğini,
Gözyaşıyla suladım.
Karanlık dağ başlarına
Sürgünden korkmadım.
Yorulmadım,
Güneşli Akdeniz akşamlarını,
Ne güzel, şairler ülkesinde doğmak.
Dört yanın şiir şair.
Denizler yok olsa,
Yok olsa kıraç topraklar,
Yeşilin derya denizi,
Ormanlar yok olsa,
Utanma çocuk,
Çıplak ayaklarından.
Morarmış parmaklarından.
Zemheri soğuğunda,
Çatlamış dudaklarından.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!