Sessiz bir koyda,
Denizin üstündeyiz,
Hafiften sallanan bir teknedeyiz.
Tekne ve ben,
Birde gökyüzünde ki dolunay,
Ve yüreğimde sır gibi sakladığım,
Neslişah on sekizinde.
Yaşamın dizinin dibinde
Kaldı iki çocukla.
On üçünde evlendirmişler zorla.
Gücü yetmez
Nede olsa, daha çocuk
Düşünmesinler…
Görmesinler…
Gelmesinler…
Bilmesinler bizim orayı.
Ne çıkar.
Biz zaten alışkınız,
Fidan boylum,
İzmirli perim,
Seni hiç görmedim.
Bilmedim,
Ellerinin sıcaklığını,
Duymadım sesinin tınısını.
Masamın üstünde,
Bir resmin var.
Birde,
İçinde çırılçıplak yıkandığın,
Rakı bardağım.
Leblebi tabağını saymıyorum.
Sevmediğini bile bile,
Neden kör kütük,
Seviyorsun dedim yüreğime.
Bir gün batımı hüznü ile baktı yüzüme.
Sen öleceğini bile bile,
Neden koşuyorsun yaşamaya,
Madenci,
Sen kömür kazıyorsun,
Ben şiir yazıyorum.
Sen yerin yedi kat dibinden,
Kömür çıkarıyorsun.
Ben şiir çıkarıyorum,
Okul gibiydi gözlerin,
Her bakışın bir dersti.
Çatardın kaşlarını,
Bazen düz, bazen tersti.
Profesörün kimdi bilmem,
Beni su verilmiş çelik gibi,
(1.Bölüm)
Söyle, aramasın ellerin,
Sol göğsümdeki kalbimi.
Yok yerinde,
Kalbim Halep’te kaldı.
Kadın dediğin,
Yemede yanında yat,
Cinsinden olmamalı.
Yemelisin,
Hem de Bursa’nın,
Sulu şeftalisini yer gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!