Yazmak geliyor içimden seni,
Yeşil ovalarını, dağlarını,
Elması ile üzüm bağlarını,
İçmek isterim soğuk sularını.
Görmek isterim Pir Yaylası’nı,
Ayaklarında çizme, başlarında fesleri,
Yazılmıştı şehitlik, kesilmeden nefesleri,
Geride ağlıyordu yaşlı nineleri,
Asya’dan geliyordu ayak sesleri.
Hedef tutmuş, yarışıyordu zamanla,
Vatanım, kalbim sana yandı,
Dağların kara bağrıma dayandı,
Hainler birlikçilere inandı,
Böleceğim sanarak hayale kapıldı.
Aşacağım nice karlı dağlarını,
Orman kozalarından olur fidan,
Türkmen soylu senin deden,
Mavi önlüğüne sığmadı beden,
Bahçede büyüdü, yeşerip giden.
Bol olsun tarlada toprağın,
İbretle beraber izledik sözde çözümlerini
Konuşmak isterim elbet onlara son sözlerimi
Kulakları sağır, duman bürümüş gözlerini
Çıktı ok yaydan, boşuna dövme sözlerini.
Sınırsız oldu özgürlük soysuzların başına,
Gelirdik bir araya üç beş,
Kurardık düzenek, dört sende,
Öteki ise dört de bende,
Esir aldık top ötekinde.
Çocukluk işte bu,
Mavi çarşaf dalgalı yanlarında,
Kurtlar ulusun Ağrı Dağlarında,
Kardeşlik olsun Türkmen ovalarında,
Bal olsun üzümlerin Anadolu!
Tarih yazılı derin toprağında,
Ateş topu tüp gazı,
Durup dururken sobayı,
Damar atınca kafayı,
Salladıkça yıkar bacayı.
İslidir çıkar duman,
Bağrında barınır koyun kuzular,
Onları korur çobanlar tazılar,
İnek sağar, analar kızlar,
Çiçeklerin var Ilgaz Yaylası.
Uçar kelebekler kır çiçeklerinde,
İhtiyaç oldu okul millete,
İmza topladık, duyurduk devlete,
Dediler istekleriniz yapıldı Melet’e,
Yürüdü çocuklar, döküldü gölete.
Olmadı dosya gitti Ankara’ya,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!