beden toprağında can rüzgarı kalbin
eser durur cezbeyle deryalar dibinde
surlaşan serler kuşatır mana bahçeni
zaman ihtiyarlatmadan büyütür yaşananı
aşk barikatleri yedikçe boy atar
tohum ölür ağaç olmakla
esâreti cesâret söker cehâlet duvarından
cümle yağmurlarıyla döner
insan denizinden fışkıran buhar
Birlik aktarında ne burcular vardır ne burcular
Sürgülenmiş, geçmiş yürek yüreğe
Aşktan baygın rayihalar, ıtırlar
Teklik semaverinde fokurdar
Güzelliğin görgüsü
Çal Ludovico, çalınan yarınları çal;
Körpe düşlerimizi, hiç söylenemeyenleri.
Çal, dinsin bu gece de şu acı yara!
Şu derin şu çok katlı şu paramparçalayan!
Put denizi şehirlerde,
Lanetli sularıyla arzu,
Şehvet serper siperlere,
Ter içinde ve kuğumsu.
Aydınlık gözlerinde; ışıltılar çarpışır,
Renkler, tonlar, ahenkler, mihenklerle katışır.
Vurulur yüreğinden suya inen bir ceylan,
Tutar yasını kuşlar, kurulur tahtırevan.
ceylan gözlerinde kuğu masumiyeti
üzgün mügeler gibi tenha bir vaha
yüreğin bağırıyor bakışlarından ey
gidenleri susmaktan
Gülerken sütunlarda çocukça efsaneler,
Oynaşır hayaletler baygın günbatımında…
Ejderha yüreklerin yankısıydı çiniler,
Duyulur nakışlardan; şafak, soluk soluğa.
boş kovanların
başı dumanlı boş kovanların
yayılır namlulardan
ağır tütsü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!