Sabahın haylaz gelini
Altı çeyrek vapurunda
Yüreğinden öptüm seni
Ekmeğini, aşını bölüştüğün
Yumurcak martıların şahid
Henüz kaybolmamış dolunay
Narin ellerinde serin sular çağıldar
Cevherinde varaklar, nadide, çocuksu
Çokça gökyüzleri, çokça soluyuş
Dallarında kırgın ıssızlıklar mevsimi
Yüzleri tanınmayan cesetler arasında;
Tanımama hissi ağır basan annelerce,
Öldü antik kaygılar beklenen gün doğunca,
Caiz cemal sofrası serildi ezgimize…
ejderha kanatlı dinozorlar
dev yarasalar gök denizinde
haykırmak isteyip de
hakıramayan feryat
kimse sizin kadar sevemez, sevilemez
nerede iyilik, güzellik, doğruluk görsem
göğsünde rahmetinin kadim nefesi durur
içimde kısık kelleler
söndü zerdüşt ateşi, şaman alevi
söndü grejuva
geberdi batıl en şekilinden
bitti zivistan
Her şeyini O verdi, sevdiklerini O verdi,
sen dahi senin değilsin, seni sana O verdi...
İçinde evren, dışında evren, alemler içre alemler,
varlık O'nun eseri, yokluk emrine amade...
taşlı dar bulvarların
geniş gülüşlü saf yavrularına
düşünü çizmek senin
saçların lal gözlerin lal yüreğin
Sonsuz kusursuz saltanatı önünde
Gücüne boyun eğen bütün herşeyle
Beraber, O’na teslim olduğunu hisset!
Bütün secdelerinde, cümle rükularında!
Yüceliği yaratan mutlak büyük Rabbine…
Eğildikçe yükselir yaratılan!
mermilerden bir tesbih
çeker yorgun yüreğin
alınteri karışmış fağfurlarda
atar ecdadın nabzı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!