Dün misket oynuyordum,
Yuvarlandı,yuvarlandı
Gitti düştü kuyuya.
Onu yuttu köstebek…
Ne yeni misket istiyorum
Ne de yenisini almak için para;
Almak için misketimi
Saldım üstüne kendimi
Kör bildiğim o köstebek
Meğer dört kat görür imiş!
Deniz aşrı kara yerde
Derede boğulanın acısına
Ne boğulan, ne de anası yanar
Okyanusların, azgın denizlerin yandığı kadar...
Vatanın kutsiyetine ne padişah ne de çoban inanır;
Vatanında
Öldüğüm günü hatırlıyorum da
Ne acılar çekmiştim
Pişman olmam gerekenleri seyrederken
Ruhum terlemişti
Acım o kadar büyüktü ki
Ömrümce çıkmasın diye taşıdığım canı
yöneticileri adil
ya da hırsız olan ülkelerde
hırsızlık olmaz! ..
birinde çalmaya gerek yoktur
diğerinde çalınacak şey bulunmaz! ..
Yıkıldık, yıldık
Ne öldük, ne ayıldık
Mecalsiz kaldık
Veyahut bırakıldık bir arşınlık dağ başında!
Süreksizliğimiz oldu ufkumuzdaki saçaklar!
Boğulmayı hep kader saydık bir damla gözyaşında
Bizi yolda koyma Tanrım!
Ayak bizim, yol yabancı...
Yurda kurban olur evlat
Olur ama döl yabancı! ..
(2004 - Bandırma)
güneş sadece sevenin üzerine doğuyor
geri kalanı henüz yaratılmamış bile
/
yıldızlara uçmak istiyorsun
Ne yıldırım şiddetinde günahkâr bakışlar
Nede kahpe beyin infilâkları sindirir
Mazlumun göz bebeklerindeki sessiz isyanı
Geçmişin gözyaşları bir tufan olur
Her nefes alışta başlar kasırga
Ve ölüme hasretçesine yaşanır korkunç intikam
İyilik,
Eşitlik,
Kişilik
Ve Adalet…
İşte bu dört şey
Her şeyin dahasıdır…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!