Motorun sırtında, yolun teninde,
Güneş denize düşerken, bir nar tanesi gibi parlayan,
yakamozlara bürünen suyun üstüne.
Ve ansızın... Burnumda: Tuz, iyot, eski tahta iskele,
Çocukluğumun kayalıklarına sinmiş o keskin, ıslak nefes.
Yüzümde: Serin bir dokunuş, alnımdaki teri silen,
Saçlarımı dağıtan, gözlerime denizi getiren,
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
Devamını Oku
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.