Uzun zamanlarca bekledim seni.
Mevsimler sustu, takvim yaprakları küle döndü.
Kahverengi elbiseleri yeşillere çevirdim,
Toprak kokusu sardı her yanımı.
Bir yaprağın üzerinde gezinen toz tanesi bile
Değmedi üstüme o günlerde.
Yine esti, yönünü bilmeyen o rüzgâr.
Bir dalın ucuna takılmış kokunu getirdi,
Kırık bir hatıranın kıyısından geçerek.
Aldım ellerime manolyayı,
Kokladım nefesim tükenene dek.
Kokunun içinde geçmişin yankısı vardı,
Gördüm hayalinde gerçeğimi,
Dalıp gitti iki gözüm sana doğru.
Seninle el ele, baş başa kaldık,
Acım bile derindendi seninle.
Gün yüzüne çıkmak isteyen nice anılar var,
En güzel gecelerde Ay’a ışık ver
Ver ki yakamozuna bakmaya gözüm kalsın
Kapat şarap şişesinin ağzını Mehtap’a karşı
İçine hayatımdan bir parça koy
Salı ver
Eskiden arar sorardın beni,
Şimdi ne değişti böyle?
Gözlerin aynı gözler,
Bakışın o bakış değil miydi?
Bir cevabını beklemek,
Sessiz bir gecenin koynunda,
Yıldızlar kadar parlaktın, sevgilim.
Sordum bıkmadan, usanmadan,
Âlem bile utandı adını anınca.
Seni andım seherde,
Aynı şehirde, farklı hislerle gelmek de varmış,
Meğer duygular kendi gerçeğini yazarmış.
Aşkla yorgun düşen bir kalp,
Yalnızlığı bile dost sanırmış.
Kapının ucunda bir elma,
Düşünsem seni her saniyenin, her salisenin aralığında,
Aklım yine o bıraktığın ana takılır.
Yokluğunda bulduğum nefes,
Varlığında bulamadığım bir sır gibi… yıllardır kayıp.
Yaşattın bana soluksuz bir hayat;
Bir akşam vaktiydi,
Gecenin koynunda sessizce süzülen hüzün,
Şehrin kirli pencerelerinde asılı kalmıştı.
Yorgundu sokak lambaları,
Ve kaldırımlar
Sanki bin yıldır yürünmemiş gibiydi.
Sabah,
Henüz gözlerini aralamadan gökyüzü,
Bir boşluk uyandı içimde
Sesi yitik,
Kendinden bihaber.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!