Uçsuz, bucaksız
Kenarları akasya ağaçları ile bezenmiş,
Bir yol değildi hayat bizim için.
Seyrederken hayatın güzergahında,
Gün geldi anlamadık nasıl geçti zaman,
Serinlikler eserdi yüreğimizde,
Şimdi gelde anlatsın yüreğim sana sensizliği
Gel gör ki acıdan nasır tutmuş yüreğimi
Biçare halimi yaz kalbine
Uzaklara dalan bakışlarıma değdir gözlerini
Sensizlik diye bir olgu kalmasın bende
Ama hiç konuşma
Bazen dilin söyleyemediği
Satırların yazamadığı
Kelimelerin yetersiz kaldığı
Gönlün acısa da sadece sustuğu
Gözlerin yaşları içine akıttığı
Ama göz bebeklerinde saklanamayan
Bir akşam üstü gel sokağın başına
Toplanmış kalabalığı gör
Ara beni yana yana içlerinde
Ağıtları dinle,
Son nefesimi verdiğimi duy
Yaşarken her gün ölmekten
Bir sevda masalı yazıyorum
Kahramanı sen ve ben olan
Yüce dağlar kadar büyük
Ama aşılması güç olmayan
Çoşkun dereler gibi kabaran
Ama geçmesi güç olmayan
Desti desti içtim aşkın şarabını,
Yine de beni kesmedi.
Hasret acısı hep taze kaldı yürekte,
Maziye def edemedim gitti.
Destinin dışına sızan şarap gibi,
Gözlerimden yaş eksik olmadı.
Şimdi dolu vurdu satırlara
Çiğ düştü kelimelere
Fırtınalar koptu cümlelerde de
Bir ben anlatamadım kendimi
Kimi dosttu kimi yaren
Kimi arkadaştı
Seninle, uzun bir hikayenin kahramanıydık biz,
Yazanın unuttuğu, sonu yoktu bu sevdanın…
Ne sözü kaldı söyleyecek
Ne gücü vardı bizi kavuşturacak
Ne kalemi yazabildi hüsranı
Ne de gönlü buna razı oldu
Bu aralar iyi değilim,
Sensizlik yazıyor her kelime,
Sensizlik koyuyor,
Sensizlik kokuyor heryer...
Nasıl sevmişti seni gönlüm
Yaşamın bir karesinde
Hüzün çerçeveli gönlüm
Nasıl sevinmişti bulunca seni
Yar, haberin yoktu seni severken




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!