Yüzüm,
Lanet olası yüzüm ateşler içindeyken
Bir eski hatıradır rüzgarın getirdiği.
Perdeler aralandı,
hışırdadı yapraklar
Ve çok uzaktan geldi çocukların sesleri.
Duvardaki halı bir hayali gizlemekte.
üzerinde pınardan su içen o geyiğin
gözlerinde gördüğüm
ilk gün gördüğüm değil!
Cızırdayan peykeler,
Çivit mavisi duvar.
Şu ocağın başında
nice yaşanmışlık var...
Boşa yanmıyor yüzüm,
gözümün yaşarması hiç de beyhude değil
Bu kapının ardında ne varsa bize ait
Bulup getirdi işte!
Ne varsa zamanın ve zulmün yitirdiği
odur odaya dolan rüzgarın getirdiği!
İşte burda yün kazak,
Çekiç, örs ve üzengi.
Demir leğenle ibrik
ve tesbih... ve seccade...
Gölgeler yerli yersiz,
kahır yüklü nefesler
ve idare lambası...
Her şey burada işte,
her şeyden de fazlası!
Reyhan kokuyor biraz,
biraz da un helvası...
Bu kapının ardında işte seneler sonra
yalnızken ve dahi yalnızdan da beterken
Yüzüm,
Ama bu,
Lanet olası yüzüm ateşler içindeyken
Bir dolu hatıradır rüzgarın getirdiği...
Kayıt Tarihi : 30.3.2015 21:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)