Oysa ne masumdu bakışların,
Kâh gökyüzü gibi masmavi,
Kâh doğa gibi yemyeşil,
Güneş misali gülümserdi gözbebeklerin,
Hayat verirdi bu cana.
Di nav gul û gulîstananda,
Ketim xewn û xeyalan.
Min bala xwe da gul û reyhanan,
Tevahî çilmisî li ber bejn û bala te.
Min pirs kir; ‘’ew çavmeşîn kîye? ‘’
Gotin mi ; ‘’Ew şahbanûya gulîstanê ye. ‘’
Sen gittin ya
Lal oldu kalemim,
Buz tuttu dilim,
Anladım ki yüreğimi ısıtan güneşim,
Kalemimi konuşturan mücize; sevdanmış.
Welatê min xemgîne,
Destê çar gurandaaa,
Dike gazî û qerîne,
Kes hawara wî nabîse.
Lê lê veke çavê xwe,
Dema ku dil xemgine,
Kaxez û pênûsan tu bîne,
Pênûsam hêsran bibarîne,
Û xemgînîya min bixwîne.
Tembûram ji dilda dilorîne,
BENDA EVÎNÊ
Çi bikim dilem xemgîne,
Were qula dile min bibine,
Girîn ji minra nebu çare,
Dengê dile min bibîse.
Yine kopuşlar yaşadık hayatımızda
Yine hüzün, yine hasretin yankıları.
Yorgunuz, kırgınız ve dağıldık yine,
Hüzünlü ezgilerin ritmine uydurduk kalp atışlarımizi.
Usulca çekildik yalnız bir köşeye,
Gözyaşlarımızla başbaşa bir tenha köşeye
Yarınımsın
hep beklediğim,
Ama hergün yaşadığım
Dün gibi özler,
bugün gibi yaşarım seni,
Bambaşka bir gece,
Bambaşka gökyüzü,
Birikmiş hasreti dağıtıyorum her bir yıldıza,
Bu gece ayrı bir parlak ay ışığı.
Süzülüyor uçağın kanadından
Yedi tepeli şehrin merhaba esintisi...
Şöyle bakıyorum da
Herkes aşka hayrıkıyor,
Kimi isyan, kimi sevinç çığlığıyla.
Anlat bakalım iki gözüm,
Nedendir bu yorgunluğun senin?
Perdelerin hep açık,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!