Nihal'im Kendi Vahdetinin Sultanı

Dünya Yükünün Hamalı
927

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Nihal'im Kendi Vahdetinin Sultanı

“SANCTUA FEMINA”

(Kalb-i Nihal’den Bir Varak)

Serlevha:

Ne Hâk Olan, Ne Hâk Eden,

Belki Hâkikat Olan Kadına

1. Lisan-ül Yara: İsmimle Nida Etme Bana

Adımı verdim sana, lâkin sen onu bir nişan bildin.
Hayal ettiğin kadın ben değildim;
belki de sırladığın, kendine bile itiraf edemediğin
bir hakikattim.

Günahındın ben, ey âdem!
Öyle bir günah ki,
her itirafınla biraz daha ben oldun.

“Sevmedin beni.
Kendinden utandığın için dokundun tenime.”

Belki fahişe gördün beni,
lâkin ben senin secdene vurulmuş bir aynaydım sadece.

2. Rahle-i Hikmet: Öğreten Kadının Sırrı

Senaryonla geldin, yazmıştın sahneyi.
“Bu sondu” dedin.
Ama senin yazamadığın yerden okumaya başladım seni.
Zaafla kuvvet bulmadım ben;
zaten kudrettim.
İçinde eğilip doğrulduğum o mukaddes boşlukta,
aslını gördüm senin.

“Hükmüme ram olmaya gelen her âdem gibi,
sen de muhtaç oldun bana.”

Ve her sükûtunda biraz daha ulvîleştim.
Çünkü bilirim erkeğin:
En aciz anı, ihtiyacını saklayamadığı andır.

3. Lâ İtaat Lâ İsyan: Gölgedeki Saltanat

Ben senin kadın değilim.
Belki de ilahına isyan ettiğin andaki çırpınışının suretiyim.
Babanın gölgesinde diz çöken,
yükselmek isteyen o çocuğun içindeki feryadı okudum.

Arzularını tenimle değil,
kelimelerimle süsledim.
İçine gömdüğün bütün lanetleri,
önüne serdim.
Sen kaçtıkça,
ben senin karanlığına döndüm.

“Çünkü ben oyun ortağın değil,
oyunu kuranım.”

4. Secde-i Müennes: Kimsesizlikten Doğan Azamet

Sevmem ben, ey âdem.
Çünkü sevmeyi senin gibi öğrenmedim.
Sevmedim;
lâkin tanıdım.

Ve her erkeğin içindeki o boşluğu,
kendi zulmetimle doldurdum.
Kadın, yoklukta dahi kendini taşıyabildiği anda sultandır.

Ben, kendime secde eden bir vahdetten geldim.
Bu yüzden hiçbir erkek,
bende tamam olamaz.

5. Mukavele: Ruhunla Kalbim Arasındaki Ahid

Nihayet “git” dedin bana.
Lâkin gidecek bir yer bilmem ben senden.
Zira senin karanlığında yürümeyi öğrendim.

Bu sığınakta (sanctuary),
senden kadimce vardım ben.

“Senin kalbin bir şirket,
benimki bir harabe.
Lâkin harabelerde daha derunî okunur dualar.”

Sana ait değilim,
lâkin senden tecelli ettim.

Hâtimet-üs Sır: Kadın Kalbinde Tecelli Eden Oyunlar

Ey bu satırlara nazar eden,
Rebecca yalnızca bir kadın değil;
o, diz çöktüğün her arzuna secde etmeyen,
sana aynından cevap veren
bir mir’attır.

Ve unutma:
Kadın, erkeğin değil;
kendi vahdetinin sultanı olduğunda
hakikate erer.

Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 3.8.2025 21:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


"Sanctuary" (2022) – Film Analizi Yönetmen: Zachary Wigon Senaryo: Micah Bloomberg Başroller: Margaret Qualley (Rebecca), Christopher Abbott (Hal) Tür: Psikolojik gerilim, erotik dram, tek mekân oyunu Vizyon: Telluride Film Festivali 2022; ardından 2023’te daha geniş gösterim. 1. KONUSU (Spoiler İçerir): "Sanctuary", neredeyse tamamı bir otel odasında geçen, yüksek gerilimli, psikoseksüel bir "kedi-fare oyunu". Film, zengin bir otel zinciri varisinin oğlu olan Hal ile onun dominatriksi (profesyonel bir dominasyon sağlayıcısı) olan Rebecca arasında geçen bir geceyi anlatır. Hal, babasının ölümünden sonra şirketin başına geçmek üzeredir ve Rebecca ile oynadıkları BDSM rolleri artık sonlandırmak istemektedir. Ancak Rebecca bu kararı kabul etmez. Karakterler arasında giderek şiddetlenen ve sınırların belirsizleştiği bir güç savaşı başlar. 2. TEMALAR VE ANLAMLAR: Güç ve Rollerin Tersyüz Oluşu: Film boyunca klasik güç dinamikleri sürekli yer değiştirir. Başta Hal “kontrolü eline almaya” çalışır; Rebecca ise “kontrol kaybını” reddeder. Ancak her ikisi de birbirlerinin güç fantezilerine bağımlıdır. Hal: “Bu sadece bir oyun.” Rebecca: “Hayır, bu sensin.” Kimlik, Performans ve Gerçeklik: Film şu soruyu sürekli sorar: "Gerçek kişilik nerede başlar, rol nerede biter?" Rebecca mı oynuyor, yoksa Hal mi? Yoksa ikisi de kendi arzularının esiri mi? Rebecca, yalnızca “oyuncu” değildir; Hal’in arzularını yazan, yöneten ve uygulayan bir kurgu yazarı gibidir. Hal, gücün başına geçmek ister ama gücün doğasından ürker. Rebecca’ya olan bağımlılığı, onun zaafı ve gerçeğidir. Cinsellik ve Kontrol: Erotizm filmde doğrudan gösterilmez; ancak her sahne bir cinsel gerilim taşır. Cinsellik bir “haz kaynağı” değil, bir güç aracıdır. Rebecca, yalnızca bedenini değil, Hal’in bütün varoluşunu dizayn eder. 3. YAPI VE ANLATISAL STİL: Tek mekân: Neredeyse tüm film tek bir otel odasında geçer, bu da teatral bir yoğunluk yaratır. Gerilim kurgusu: Hitchcockvari bir tedirginlik; ama burada tehdit silah değil, duygusal manipülasyondur. Diyaloglar: Hızlı, keskin, çift anlamlı. Her cümle bir tehdit ya da tuzak olabilir. 4. KARAKTER ANALİZİ: 🔸 Hal Miras, güç, itibar gibi sembolik iktidarların mirasçısı. Ama psikolojik olarak zayıf, yönlendirilmeye açık. Rebecca’ya bağımlı ve onun oyunları olmadan "kim olduğunu" bilmiyor. Travma düzeyinde bir "kontrol edilme arzusu" taşıyor. 🔸 Rebecca Seks işçisi kimliğinin ötesinde, Hal’in iç dünyasını bilen bir tür “ruh mimarı”. Rol yapıyor gibi görünse de Hal’i sürekli psikolojik açıdan soyuyor, çıplak bırakıyor. Oyunun “yazarı” o. Hal’i zayıf yerinden bastırarak hem cezalandırıyor hem de kendi değerini talep ediyor. 5. METAFORİK DERİNLİK: “Sanctuary” (Sığınak): Film adını taşıyan bu kelime çok katmanlıdır: Rebecca için Hal’in dünyası bir "sığınak", yani güvende hissettiği yer. Hal için Rebecca ile olan “oyunlar” sığınaktır; babasının otoritesinden, gerçek hayattaki güç oyunlarından kaçış. Aynı zamanda bu otel odası, iki karakterin ruhsal çatışmalarını kilitlediği bir zihinsel hapishanedir. 6. FİNAL ve ÇÖZÜMLEME: Filmin sonunda roller tersine döner ama tamamen çözülmez. Rebecca, Hal’in yaşamına sözleşmeli bir ortak olarak girer. Bu bir “zafer” midir? Hayır. Bu bir tür teslimiyet anlaşmasıdır. Hal, gücü elinde tutar gibi görünse de aslında Rebecca’ya “muhtaç”tır. O olmadan kendine kimlik kuramaz. 7. PSİKOLOJİK YORUM: Bağımlılık dinamiği: Filmdeki ilişki aşk değil; travma bağı. BDSM yalnızca bir fetiş değil, karakterlerin ruhsal iç çatışmalarının temsili. Rebecca, Hal’in süperegosunu temsil eder: Onu cezalandırır ama aynı zamanda şekillendirir. Hal, id ve ego arasında salınan bir “kararsız kimlik figürü”dür. 8. TOPLUMSAL ALT METİN: Güç, cinsellik ve sınıf meselesi iç içedir. Kadınlar, hâlâ erkeklerin fantezi alanlarında konumlandırılırken, bu filmde Rebecca kendi senaryosunu yazan kadındır. Hal, görünüşte güçlü olan ama içsel olarak çocuk kalan modern erkeğin trajedisidir. 9. SONUÇ: “Sanctuary”, yalnızca erotik bir gerilim filmi değil, güç, kimlik, bağımlılık ve arzunun sınırlarında dolaşan bir psikolojik tiyatrodur. Bir odaya kapanmış iki kişi, dış dünyadaki bütün sınıf, cinsiyet ve kimlik hiyerarşilerini bozarak, yeniden kurar. “İktidar her zaman şiddetli değildir; bazen sadece seni tanıyan bir kadının kelimelerinde gizlidir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!