Acılar içinde geçiyor günler
Günler geçiyor ama
Acılar içimde kala kalıyor
Gözlerimde keder, yüreğimde yangın
İçimdeki çocuk can çekişiyor
Köyler yıkılmış, kentler olmuş enkaz
Ah be dünya
Cennetin yitik parçası.
Sana geldik ağladık,
Bir sarılma yetti suskunluğumuza.
Gülümsedik,
tutunduk çocukluğumuza.
Issız, sessiz, kör karanlık bir gece.
Her damlası kurşun gibi yağıyor yağmur,
Yürüyorum sırılsıklam boş sokaklarda,
aklım firarda.
kırık dökük duygular,
Arnavut’tan bozma kaldırımlarda,
Genzimi yakıyor akıma düştükçe
Dudak kenarındaki göçebe gülüşlerin
Gökteki güneş misali
İçimi ısıtıyor kahveye çalan gözlerin
Buram buram sen kokuyor
Gülünce tomurcuklanan çiçekler
Gülüşün, gamzeleridir gökyüzünün.
Umutlandıran, nefes aldıran, çiçek açtıran…
Sensiz doğan bir günde,
Gün aydı belki ama,
Ben gecedeyim, karanlıktayım.
Her mevsim şimdi hazan,
günlerin tümü hüzün.
Sisler çökmüş bu kente,
Sonsuzluğunu senden alan
bir okyanusta gibiyim,
Yüzünün coğrafyasında.
Kaybederim yolumu,
Kaparsan gözlerini,
Uçsuz bucaksız bir bozkırda,
Memleket dediğin
çocukluğudur insanın.
Dönmek isteyipte dönemediği,
Keşkesi, yuvası, sevinci, heyecanı..
Masumiyeti, saf hali
Geride bıraktığı ne varsa
Ömür kısa, yol uzun.
Ne geleni ne de gideni artık beklemiyorsun.
Menzil aldıkça yavaşlıyor adımlar,
Küçülüyor kalbimdeki koskocaman umutlar,
Sarı solgun resimlerde kaldı gülüşler,
çocuk masumiyetindeki sevinişler.
Senden kalan her hatıra,
Keskin bir bıçak yarası gibi,
Öylece durur içimde,
Göğsümün tam orta yerinde.
İliklerime kadar işleyen sızısı,
Bir zemheri kesiği olur yüreğimde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!