Biz bulutları yorgan edip çullarken üstümüze
Dünyanın en kafiyesiz kuşu eşlik ediyor türkümüze
Gecenin en gariban yıldızını hediye etsem sana
Gözlerindeki fırtına biraz olsun diner mi
Ya da ellerimdeki tavşan gölgesi gözyaşlarını kemirse
Dudakların gülümsemeye teşebbüs eder mi
Dünlerini ateşe verecek kadar güçlü değilim
Ama yarınlarına eşlik edecek kadar yürüyebilirim
Temel olmasam da hayallerine
Dam olacak kadar bükülebilirim
Seni ezberden sevmeyi beceremeyebilirim
Ama yağmura yakalanmışçasına doğaçlama öpebilirim
Kusuruma bakma, yanımda hiç kadeh yok
Ama bizi sarhoş etmeye yetecek bu salkım
Burası Apollon’un çocukken kaybettiği kara parçası
Bu ormandaki bütün ağaçlar birer piyanist
Uyanacak güneşe inat, kalk da biraz dans edelim
Tanrıçalar çirkinliğimizin fermanını okurken
Yanlışlıkla ayrılık düştü yatağımıza
İyi ki kaderin kirli elini öpüp götürmedik alnımıza
Bak, tenlerimiz yine uyuştu bu bitki örtüsü altında
Bahar mevsimlikten sapmış eylülü hatırlamışken
Ben geviş getirip tekrar tekrar seviyorum seni
Hangimizin dili hangimiz
Biz ne ara birbirimizi bu kadar sevmişiz
Gözlerimiz mübadele etmiş, terimiz etimize saçılmışken
Bir sen çizebilirsin dilimde dolanan türkünün portresini
Eylül geceleri bize çok kısa, kış gelsin çabucak
18 Eylül ‘13
Can Bal
Kayıt Tarihi : 1.10.2019 05:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!