🔘 Ya Özgürlük Ya Ölüm Yine Diyoruz Siyasi Partileri de ve İki Kişi Kutuplu Dayatmayı da Reddediyoruz 🔘
Bir toplumun birincil temel görevi, devletini, ulusunu, toprağını, kaynaklarını, kültür ve değerlerini korumak tam bağımsız ve özgürlük içinde yaşama irsdesine en küçük bir zarar vermemesi anlamı içerir.
Soygunun sebebi ülke yönetiyor, alternatif gayret yine soygundan yana bir tavır dışına çıkmayacak bir esarete birlikte dönüşmüş bir tehdit olmuşsa duruma el koymak yurttaş olmanın zirve görevidir.
Siyasi partiler Türk ulusu tarafından muhatap alınmamayı Türk ulusunun ortak us yönetim ve kamulaştırma talebini sahiplenmeyerek iki kişilik bir bölücü kutuplaşma dayatmasının çözüm olmadığını anlamayacak kadar ihanet içinde kendi gayretlerine borçlu olduklarını unutmamaları gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti aliye sonrası bu değerlere Mustafa Kemal Atatürk sayesinde kavuştu.
Bugün yeniden yüz yıl öncesine döndük ise tarihsel süreçler sorgulanır nerede zaafıyetler varsa ayıklanır ve söz konusu vatan ise teferruat gerisi aşamasına gelmeden çözüm bulunur.
Bugün ülkemizin bu hale getirilmesinde kimlerin rolü var?
Siyasilerin, sermayenin, misyoner dinci cehalet örgütsel faaliyetlerin ve ordunun.
Asıl sorun ise bütün bunlar bu kötülükleri bu toplumdan yetki alarak nereye gideceği belli olduğu halde yapmış olmalarıdır.
Bozulmanın bir başlangıç noktası var sonrası çorap söküğü gibi gelmiş.
On yıldır tüm engellere rağmen kitle imha silahlarını kullanmadan gerek sahada gerekse art niyetli sosyal ağlarda toplumun yaşanan yok ediş boyutunda ki ihanete dur denilmesi konusunda bilinç düzeyi artırma çabalarımı tek başıma insanlık görevim gereği yapmaya gayret ediyorum.
Mücadele etmek isyan çıkartmak kırmak dökmek şiddet göstermek ve şiddete şiddet ile yanıt vermek değildir.
Bu yöntem bize düşmanlık edenlerin işine yarar.
Öyleyse sorunlar nelerdir? Sorun üretenler ile çözüm olabilir mi? Gerçek çözüm nedir ve ne olması gerekir, o çözüm nasıl olacak.
Yanıtları vermeden önce eninde sonunda biz kendimizi, yurdumuzu tehditlerden koruyarak içimizde ki sorunu çözerek başaracağız.
Nasıl olsa başaracağız diye etliye sütlüye karışmayacak kötülüğe seyirci kalarak, sözde demokrasi adına şahsi çıkara sığıntı olacak milyonlarca insanın olması kimsenin endişe duymasına sebep olmaması gerekir.
Her mücadeleyi tutarlı ve ilkeli mücadele anlayışı kazanır.
Bunun kişi sayısı ve madde gücü ile ilk başta çok bağlantısı yoktur.
Sorun bizim gücümüzün bize karşı kullanılmasına devam edilmesi sorunudur.
Caydırıcı tek güç ulusun yurttaş olma çatısı altında bir bilinç içinde Cumhuriyet devrimlerine ölümüne sahip çıkma anlayışından vazgeçmemiş olmasıdır.
Çok partide olsa, tek yerki dayatması ile de olsa bu dayatmacı tutumun niyeti sahiih değildir.
Sorun yönetim ve kamulaştırma devrimi olup çözümü sorunun kendisi bağıra bağıra söylemektedir.
Sorun üretenler iktidar ve muhalefet hep birlikte bölünmüş bir halde soyguncu sermaye düzeni devam etsin tehlikeli oyununu oynamaya devam ediyorlar.
İsmet İnönü kullanılması izne bağlı silah almaya başladığı gün şarta bağlı tam bağımsızlık bir kişinin imzası ile kaybedilmiştir.
Ondan sonra ki süreç Atatürk düşüncesi iradesinin gücü sayesinde ayakta bugüne kadar kalabilmiştir.
Siyaseti dinci niyet ile kirlenen bir toplumda hiçbir değer yaşayamaz.
Nitekim çok partili sistem Atatürk'ü işe yarar maske olarak art niyetli gayretlerine alet ettiklerini artık net söyleyebiliyoruz.
Dün düşmanlık edenler bugün Atatürk'e ne kadar sığındıları ortadadır.
Nato ve batı ile yollar ayrılması gerekir iken hala o toplantıya giderek güç ve kaynak aktarılarak bize düşmanlık yapanların samimiyet sorunları çözüm bulmuş değildir.
Savaş uçağı istiyor. Kullanılması izne bağlı savaş uçağını biz niye alıyoruz ki?
S400 sorusuna ise o işti bitti ile geçiştiriliyor?
Nasıl bittiği konusunda bir kişi dışında kimsenin bir bilgisi yok.
Aktif mi?
Geri mi gönderildi?
Depoda çürüyor mu?
Yoksa çöp olup boşa mı gitti?
Para yurttaş parası olduğu için sormak zorundayız.
Türk ulusu an ve nato vb art niyetli saldırganlık ile zaman kaybedecek bir ulus değildir.
Yeryüzünde en jeopolitik değeri yüksek bir yurt olan Anadolu'nun sahibi olmak yüksek kalite de bir anlayış ve ilkeli bakış açısı gerektiriyor.
Bunu yüz yıl önce savaşarak Türk ulusu koymuş olup o gün cepheden kaçanların bugün bize akıl vererek toplumu kandırma gayretleri tarihin en karanlık sayfası olmuştur.
Komünizm diye bir tehdit olmadığını bizim kadim komşularımız varken komşu düşmanlığı ile karşı karşıya kalacağımız bir taraf olma durumu tarafsız olmaya bile artık zarar verir hale gelmiştir.
2026 yılına kadar nato ile yollar ayrılacak ve ülkemizde bize 1952 yılından bugüne düşmanlık yaptığı aleni ortaya dökülen bu yapı tehdidine son verilecektir.
Dolaylı savaş sebebi hile ile yapmaya kalkmış olmaları tümünün bize karşı olduğu ve aynı anda ne kadar çok cephe açılır ise o kadar kolay bizi yok etmek niyetidir.
Etrafımızda bir kuşatma var ve bizim yerimiz kuşatmanın yanı olamaz.
Teamül dışı Amerika ile görüşmek ve kayıtlara girmesini önlemeye yönelik mektup ile talimat almak günümüz açmazının sonunu getirecek bir gelişmedir.
Yeryüzünde sekiz milyar insanın, diğer canların, taşın toprağın kuşun bir kaç kişinin kararları ile bir çözüme kavuşması olanağı ortadan dün kalkmıştır.
Böyle rezalet olur mu?
İnsanlık hiçbir kötü niyetli gayretten emir almaz.
İran'a saldırıyı bize yapılmış kadar görmemek ve saldırganı muhatap almak affedilmesi mümkün olmayan bir gaflettir.
Bu saldırganlığın üsleri hala faal durumda ise durum vahimdir.
Bu aşırı zavallı durum sürdürülebilir olma ihtimalini dahi kaybetmiş demektir.
Öteki siyasi faaliyetler mi?
Alın birini vurun ötekine sermaye uşaklığı dışında sesi çıkan olmaz.
Günümüz Kuvayı milliye anlayışı her insanın yurttaş olarak Atatürk gibi düşünmek dışımda bir çıkış yolu kalmamıştır.
Ya özgürlük ya ölüm.
Kurmay Yurttaş
♾️▪️Önder Karaçay ▪️♾️
Önder KaraçayKayıt Tarihi : 26.6.2025 09:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
▪️▪️♾️▪️▪️TÜRK▪️▪️♾️▪️▪️
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!