Parmak Ucunda, Aşkın Tezgâhı
Önlüğünü takmıştı kadın, serinceli bir yağmur sabahında.
Kokuyu içeri davet etmek ister gibi, penceresini açtı mutfağında.
Portakal kabuklu ıhlamurdan yükselen buhar,
tarçınlı elmalı kurabiyenin yerini almayacak kadar naif.
Seni ele sevirem ki...
Diyirsen ki, niye?
Ne bilim işte ele!
Seni görende bir hoş olir, ölür ölür ölirem...
Ahşam olir davar, nahır, mal gelir.
Komlar, ahırlar dolir
Devamını Oku
Diyirsen ki, niye?
Ne bilim işte ele!
Seni görende bir hoş olir, ölür ölür ölirem...
Ahşam olir davar, nahır, mal gelir.
Komlar, ahırlar dolir